22 Haziran 2011 Çarşamba

ya of ama ya

Az önce müvekkil şirketteki İK'cıya uzuuun uzun bağırdım. Bağırdım dediğim, asabi konuştum yani. Ama derdim kesinlikle onunla değildi, her gün on kere konuşuyoruz, asla kabalık etmek istemem. Adam ne yapsın, kararlar onun elinde mi.

Ama bu ne kardeşim ya... Şimdi anlatmayayım, adımız belli sanımız belli. Ama bu ne ya. İş hukuku kültürü ve süreç bilgisinden bu kadar mı alınmaz bir nasip ya? Deliricem, haftanın bilmem kaç günü şehirdışındayım, İstanbul'da olduğum günlerde de Allah bilir ne zaman işten çıkıyorum, neden, olmayan işletmesel kararlara dayalı fesihlerden açılmış işe iadelere cevap yetiştirmek için.

İsyan edicem ya. Motivasyonum heyecanım kalmadı, oldu olacak ilk celse şak diye kabul edilsin davalar, deliliydi kesin süresiydi git-gel'iydi uğraşmayalım. Sonuç değişmeyecek çünkü.

Daha 1 saat önce tramvayda bi ton konuştum, GMY ile telekonferans yaptık. Evet tramvayda. Her sorduklarına cevap verdim, derdimi anlattım, dedim bu iş böyle olmaz. Yolcular da bir güzel "iş yargısı" dersi almış oldular. Hala ne soruyorlar ya.

Nasıl iş lan bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder