27 Mayıs 2016 Cuma

Tıbbi Cihaz Kurumu'ndan cevap var

Tekrar merhaba,

Bundan tam bir ay önce, sıkça karşılaştığımız bazı meseleleri Tıbbi Cihaz Kurumu'na sorduğumdan bahsetmiştim.

Bu soruların cevabı kanun veya yönetmelikte bulunmadığından, sadece yorum yoluyla bir yol bulabiliyoruz. Fakat hukukta yorumların sonu yok, Kurum'un bizimle aynı fikirde olmama ihtimali her zaman var. İşte bu yüzden, vitrin giydirmelerinden kamulaştırmanın da nüfus kriterine istisna oluşturup oluşturmayacağına kadar pek çok soruyu hazırlayıp üç tam sayfa halinde gönderdim. Tamamını şurada bulabilirsiniz: Tıbbi Cihaz Kurumu'na sorularımız

Resmi cevap elime dün ulaştı.

Şu kadar, bütün cevap şu kadar:

"İlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiş olup, eczanelere ait tüm iş ve işlemlerin 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ve 28970 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda yürütülmekte olduğu hususunu bilginize rica ederim."

Nasıl yani? Gerçek mi bu?

Biz zaten kanunda ve yönetmelikte bulunmayanları, zaten tam da bulunmadıkları için sormadık mı? Ben bir şeyleri mi kaçırdım?

Belli ki öyle olmuş ya da belki anlatamamışız, o da değilse sorularımızı kimse okumamış. Hadi diyelim sorularımızı bir okuyan oldu, demek ki o kişi kanuna bir kere olsun bakmamış.

O da mı olmadı?

O zaman belki, Kurum'da bu tür sorular yeterince önemsenmiyor da olabilir.

Netice olarak elbette tekrar soracağız. Madem tüm  sorularımızı üç koca sayfada tane tane anlattık, tane tane cevap almak da hakkımız.


Bu akşam, Klinik Eczacılık Derneği'nin PharmaClass organizasyonu için Antalya'ya gidiyoruz. Kongre programını şurada bulabilirsiniz: http://www.pharmaclass.org/?p=program

Önümüzdeki hafta Tıbbi Cihaz Kurumu ve SGK'yla tekrar görüşeceğiz :)

Çok sevgiler,
Av. Göksun.

2 Mayıs 2016 Pazartesi

Eczaneyi neden şirket olarak kuramıyoruz?

Merhaba,

Sunumlarda hep soruluyor: Tamam eczacı olarak bir şirkette yönetici olamıyoruz ama, kendi eczanemizi şirket olarak kuramıyor muyuz?

Hayır, bu mümkün değil.

Bunu açıklamak için şu kanundan girip bu kanundan çıkabiliriz elbette. Fakat hiç bunlarla uğraşmadan, adım adım gidelim.

Fakat yine de, çerçevemizi çizmek adına, "tüzel kişi" konusunda bir iki cümle etmemiz lazım.

Hukukta iki tür "kişi" var. Biri gerçek kişiler, yani biz insanlar. Diğeri ise tüzel kişiler, yani kurumlar, dernekler, vakıflar ve ticaret şirketleri.

Tüzel kişileri de nihayetinde insanlar yönetiyor evet. Ama onların hukuki varlığı farklı. Zaten bu yüzden, şirket borçlarından direkt olarak ortakları sorumlu tutamıyoruz. Örneğin bir anonim şirkette ortaksınız, şirketin dünya kadar borcu var. Ama alacaklı bunu sizden isteyemiyor. Sebep işte bu "tüzel kişilik." Şirket artık sizden farklı bir kişi, onun sizden farklı borç ve alacakları var. İşte bu yüzden, şirketin kazandığı para asla sizin cebinize direkt olarak girmiyor ve onun borcu da sizden çıkmıyor.

Buradan hareketle;

Bir kere zaten eczaneler ancak eczacılar tarafından açılabiliyor bunu biliyoruz. Yani bir "gerçek kişi" olmak ve bu gerçek kişinin de eczacı olması şart. Tüzel kişiler meslek sahibi olamayacağından, eczacı da olamaz. Eczacı olmayan kişi de eczane açamaz. Bu bir.

İkincisi, diyelim ki siz şirket sözleşmesine "Bu eczane şirketi sadece eczacılar tarafından yönetilecektir" yazdınız. Yine mi olmaz?

Olmaz.

Şimdi bu tüzel kişilik meselesini bir kenara bırakalım, olaya başka bir yerden bakalım.

Mesela, olmaz ya, siz eczanenizi tek kişilik bir şirket olarak kurdunuz. Yöneticisi müdürü her şeyi sizsiniz. Bir kere bu zaten sizin bizzat ticaret yasağınıza aykırı, çünkü artık siz eczacılık değil limited şirket müdürlüğü yapan birisiniz.

Eczane ruhsatı eczacı olmayan birine devredilemez ama limited şirket müdürlüğü devredilebilir.
Eczaneye ortak olunamaz ama şirkete olunabilir.
Eczaneye kayyım atanmaz ama şirkete atanabilir.
Eczane bir sözleşmeyle kurulmaz ama şirket sözleşmeyle kurulur.
Vergi rejiminiz değişir.
Bu örnekler sonsuz sayıda uzatılabilir. Aklıma ilk önce bunlar geliyor.

Bunları yasaklayamazsınız. "Eczanemi şirket olarak kuruyorum ama ortak almayacağım" diyemezsiniz. Yani elbette dersiniz, ama bu sizin kişisel inisiyatifiniz olarak kalır. Bu inisiyatif bir gün değişebilir veya  başkası kendi şirketini sizinki gibi kurallarla kurmayabilir. Kanun bu riski almaz.

Vefat ederseniz, şirket hisseleri mirasçılarınıza intikal eder. Ama eczanede işler farklı oluyor biliyorsunuz, mirasçılar aralarından birini seçip onun lehine feragat edecekler, verese ruhsatı alınacak, mesul müdür atanacak vesaire.

SGK ödemeleri size değil şirkete yapılacak, şirket alacaklıları sizi değil şirketi takip edecek. Fakat siz, limited veya anonimde olduğu gibi "benim şahsi borcum değil" diyerek veya payınızı devrederek çıkıp gidemezsiniz, çünkü siz zaten o işin "kendisisiniz." Alacaklılar SGK ödemelerinden şu anda da tahsilat yapabilir zaten, yani şirket olmanın size bu konuda hiçbir avantajı olmayacak.

Bunların hepsinin özünde, şirketin sizden bağımsız bir hukuki varlık olması yatıyor. Eczane ise, sizden bağımsız değildir ve olamaz. Eczanenin sizden bağımsız olması hukuken mümkün değildir; olursa zaten orası eczane değildir.

Umarım anlatabilmişimdir.

Çok sevgiler,
Av. Göksun.