26 Eylül 2011 Pazartesi

"Feshin Son Çare Olmasına Gerek Yok" İlkesi!

(Bu yazı 3 Ağustos'tan kalma, bir kenarda buldum, burada dursun dedim.)

İşe iade davalarını artık Yargıtay'ın 22. dairesinin inceleyecekmiş.

Bu 22 iyi olacak mı bilmiyorum. Fakat bildiğim şudur ki, 9. Daire iş hukukunu resmen yeniden yazdı. Açık seçik, kanuna aykırı olan şeyleri içtihat diye önümüze koyduğu oldu. (Şimdi örnek gelmiyor aklıma.) Kararlarının başında söylediği şeyin ortasında söylediği şeyle çeliştiği oldu. N'apalım dedik, bağrımıza bastık.

Yalnız anlaşılıyor ki, sanırım bu 9 Hukuk, işe iade davalarını hep işçilerin kazanmasından sıkılmış. Canı yeni icatlar çıkarmak istemiş. Gerçi ben çoğunluklu işveren vekiliyim ama olsun, hukuk hukuktur.

Konuya girmeden önce bilgi vereyim: İş Kanunu der ki, bir işçiyi verimliliği ya da davranışları yüzünden çıkarıyorsan yazılı savunmasını almak zorundasın. Bu budur. Açıkça yazar. Madde 17 mi 18 mi öyle bir şeyler.

Bizim yargıtayımız ise, akla makul gelse de kanuna açıkça aykırı bir şekilde şu yorumu yapmış:

"İşçi eğer işini yapabileceği halde yapmıyorsa, tamam ona ihtar verebilirsin. Bunun bir faydası olabilir. Ama işçi bu işe zaten yetersiz ise, vereceğin ihtarın bir anlamı olmaz. Çünkü zaten yetersiz, yani ihtar etsen de yapamaz. Bu durumda, ihtar verilmeden yapılan fesihler geçerli sayılmalıdır."

E bi feshin son çare olması ilkesi vardı, ne oldu ona? Başka birimde iş teklif etmek, eğitim vermek filan gibi önlemler? Ayrıca, o işçiyi o işe bizzat işveren getirmiyor mu? E o zaman çaycıyı müdür yapalım, sonra da sen müdürlüğe yetmiyorsun diye çat diye çıkarıverelim? Bu mudur?

Of Yargıtay of, bi benim fesihten anlamayan müvekkil bi de sen, sonum olacaksınız.

2 yorum:

  1. Yazılarının çoğunu okudum.Genel olarak bazen keyifli bazen verimli. Verimli ve keyifli şeyler güzeldir. O yüzden aynen devam. Bugün şu Sevilay denen gazeteci parçası ile ilgili google amcaya sorduğumda tanıştım sahadaki avukatla. İş hukuku yapıyor olmana ayrı bir sevindim, Sirkeci havasını teneffüs etmiş olman bence çok güzel. Çok üzüldüm Sirkeci'nin kapanmasına ve Çağlayan'ı hiç sevmedim.
    Şu feshin son çare ilkesinde, performans durumunda Yargıtay yıllardır böyle bakıyor, yani adamı bir pozisyona almış adam verimsiz, burada eğitim iş teklifine gerek yok. Yani adam zaten verimsiz. Ama ihtar vermemeyi ortadan kaldırmak bunu ilk defa duyuyorum. Burası yanlış. Verimin düşük, artır, artıramazsan gel birlikte bakalım, o da olmadı bak çıkarırım ha demek lazım. Bunları yaptıktan sonra, ya şu departmanda şu görev boş ama yapabilir mi diye düşünmesin işveren. Bu yönetim hakkını zedeler.İşveren lehine cümlelere yazmıyorum yanlış anlaşılmasın.Verim ve performansla ilgili objektif değerlendirme kriterleri olsun. Takip edilsin, savunma alınsın falan. Zaten hiçbir işveren bunu düzgün yapmıyor, performansla yapılan feshi işçinin kaybetme olasılığı çok çok düşük... Mesela ben kanun çıktığından beri performansla ilgili fesih yaptırmam. Gerek yok. Direkt davranışa bağla yürü git.:) Böyle sayın göksun hanım. Sizlere kolay gele...

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim, bir sürü şey için :)
    Objektif değerlendirme konusunda da size tamamen katılıyorum. Böyle olması her iki taraf için de daha güvenilir.

    Tek adliye fikrini başından beri hiç sevmedim. Ama özellikle Sirkeci ve Sultanahmet'in kapanması beni ayrıca üzdü. Kartal'ın da açılacağı gerçeğini düşündükçe de içim daralıyor, kullanışlı olmaktan ne kadar uzak olursa olsun Çiçekçi'yi (ve tüm Kadıköy adliyelerini) çok seviyorum çünkü :)

    Tekrar teşekkür ederim, yorum almak beni gerçekten çok mutlu etti :) Hem demek Google'da da çıkıyormuşum, kendimi hiç aramamıştım :)))

    Sizlere de kolay gelsin :)

    YanıtlaSil