23 Eylül 2011 Cuma

Bayan Sevilay İçin "Her Gün 1 Yeni Bilgi"

(İstanbul Barosu, "Ne Demek Avukatın Üstü Aranamaz" başlıklı köşe yazısına cevap vermiş. Cevabı en aşağıda kopyaladım.)

"Yazıdan öyle anlaşılmaktadır ki “keşmekeşlik”, anılan düzenlemede değil, bu yazıyı kaleme alan kişinin zihnindedir." - Uuuu... Etkilendim... Fakat eksik... Nedeni az sonra...

Öncelikle günaydın herkese :) Bu cevabın gönderildiği yazıyı merak ettim, belki siz de edersiniz diye düşündüm. Sevilay Yükselir, Sabah için yazmış, buyrun:  http://sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/2011/09/21/ne-demek-avukatin-ustu-aranamaz

Bu yazıyı ararken Google bana, yazarın bu olaydan sonraki bir yazısını daha gösterdi. Belli ki, bu cevebı henüz almadan yazmış. Yoksa kudretli yönetimimizin aşağıdaki cevabına kayıtsız kalmak faniler için mümkün olmasa gerek.

İşte o yazı:  http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/2011/09/23/o-halde-gazetecilerin-de-ustu-aranamaz

Diyor ki Sevilay Yükselir -ki adını anacağımı bile düşünmezdim kendisinin, bu anlamda bir ilk yaşıyorum - efendim PVSK'da da (özetle) "aranır!" diye hüküm varmış. Aynen kopyalıyorum, "Pardon ama iki kanun maddesi de kabak gibi ortadayken, siz nasıl kanunen böyle bir hakka sahip olduğunuzu iddia edebiliyorsunuz ki." diyor. İki kanun maddesi dediğinin biri PVSK işte, diğeri ise Avukatlık Kanunu.

Bayan Sevilay, az önce kopyaladığım cümlesinin girizgahına şu cümleyi oturtmuş: "Beni cahillikle, okuduğunu anlamamakla, 'mahalle ağzıyla' yazı yazmakla filan suçlayan avukat arkadaşlar bir zahmet aşağıdaki şu soruma cevap verebilir mi?"

Ben kendisine cevap vermeden önce şöyle bir karşı soru sormak istiyorum, Bayan Sevilay, iki kanun maddesi birbiriyle çeliştiği zaman hangisinin uygulanacağından sizi bu kadar emin kılan nedir? Bizim aslında sahibi olmadığımız bir hakkın peşinde koştuğumuzu, hangi eğitim ve bilginize dayanarak iddia ediyorsunuz?

Şimdi ise cevap veriyorum, Bayan Sevilay, bizim "özel kanun - genel kanun" diye ifade ettiğimiz bir kural vardır. Özel olarak bir konuya ilişkin bir kanun çıktıysa, artık o uygulanır. Doğrudan avukatlık hukukuna ilişkin çıkarılmış olan kanun da, doğal olarak, polislerin herkesle olan hukukuna göre "özel" kalır ve somut olayda öncelik kazanır. Bilginiz olsun. Bilmediğiniz konularda konuşmayın demiyorum, elbet konuşun, herkes her konuda konuşsun. Fakat bu kadar iddialı olmamanız, kendiniz için iyi. Yoksa bizim için hava hoş, bakın verdik cevabımızı, işimize gücümüze devam ediyoruz.

Bir de demiş ki Bayan, o zaman gazeteciler de aranmasınmış. E zaten aranmasın ki? Bunun biz avukatların aranıp aranmamasıyla alakası yok ki, bu genel olarak demokrasi kavramıyla alakalı bir şey.

Şimdi ben size tekrar bir soru sormak istiyorum müsaadenizle, gazetecilerin aranmamasını istemek için bizim hakkımızda atıp tutmanız ve cevabınızı almanız mı gerekiyordu? Bu mudur?

Bir avukat, her durumda işe yarar. Bakın, yaradı.

Sevgiler,
Göksun.

*
Baro'nun köşe yazısına cevabı:

Basında yer alan bir köşe yazısında, avukata yönelik, bilgi ve ciddiyetten yoksun yaklaşımı kınıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında “Ne demek avukatın üstü aranamaz ?” başlıklı, bilgiden ve bütünlükten yoksun, varsayımlarla ve çelişkilerle dolu, bir yazı yayımlanmıştır.


Hatırlatmak isteriz ki avukat, en kutsal hak olan savunma hakkını yerine getiren ve TCK 6.maddeye göre yargı görevi yapan kişidir. Avukat ile ilgili bir takım “farklı” düzenlemeler bir ayrıcalık olmayıp, savunma hakkının korkusuzca ve keyfi engellemeler olmaksızın yerine getirilmesini sağlamak içindir. Bir başka ifadeyle bu “farklı” düzenleme de aslında avukatın bizatihi kendisi için değil, savunma hakkını kullanabilmesi için vatandaşa getirilen bir güvencedir. Yoksa avukatların kendilerini ayrıcalıklı hissetmek gibi bir düşüncesi ve talebi bulunmamaktadır. Nitekim benzer düzenleme hâkim ve savcılarla ilgili mevzuatta da yer almaktadır.

Hal böyleyken, hiçbir bilgiyi yansıtmayan, bu yasal düzenlemeyi “abukluk” gibi garip ve düzeysiz bir ifade tarzı ile niteleyen yazı, gerçekleri yansıtmadığı gibi, savunma hakkının ve onu temsil eden avukatın önemi hakkında hiçbir fikrin bulunmadığını da göstermektedir. Avukatların üstünün aranamayacağı ile ilgili düzenleme “abukluk” olarak nitelenirken; “bir hâkimin ya da savcının bir avukatın canını yakmış olması(!) “, “bir dava dolayısıyla maddeten ve manen çökmüş, bunalım girmiş, bu sebeple de intikam hırsı ile yanıp tutuşan bir avukatın intikam peşine düşmüş olması (!) “ gibi film senaryolarını yansıtan zorlama varsayımlara, Danıştay saldırısı gibi uç ve kötü bir örneğe dayanılması iyiniyet ve mantık kuralları ile bağdaşmamaktadır.

Hukuk ve fikir ürütmek ciddi bir iştir; bilgi ve entelektüel düzey gerektirir. Yazıdan öyle anlaşılmaktadır ki “keşmekeşlik”, anılan düzenlemede değil, bu yazıyı kaleme alan kişinin zihnindedir. Neyse ki ilgili kişi ve kurumlar, bu düzenlemenin “yasadan derhal çıkartılması” gibi ciddiyetsiz çağrılara kulak asmayacak kadar sağduyu sahibidirler.

Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.

2 yorum:

  1. Ahah okurken çok eğlendim Göksun Hanım. Kendisinin de bu ayardan haberi vardır umarım. "Bakın verdik cevabımızı. İşimize gücümüze devam ediyoruz." Eğlenceli insanlarız vesselam.

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim :) "bayan hanımın" yazıdan haberi oldu mu bilmiyorum. şimdi olsa twitter'da "mention" ederdim ama yazdığım zamanlar twitter'dan fazla anlamıyordum maalesef.
    eğlenceliyiz hamdolsun :))

    YanıtlaSil