22 Eylül 2011 Perşembe

Ücretli avukatlık dünyasından son gelişmeler...

Bütün kalbimle "daha neler!" demek istiyorum günlük sana. Yani sana değil, olana bitene.

Ücretli çalışanlardan bi arkadaş geldi "Bunu da yaz, hatta üşenme, hikayenin tamamını git uzun uzun yaz" dedi ama ben özet geçeceğim.

Patronu bunu işten çıkarmış tamam mı, "Üşenme bunu da anlat" dediği kısım bu işte. Çıkarılma süreci de ayrı hadise çünkü. Neyse işte bu çıkarılmış, tazminatını bir aya yakın süre sonra alabildi. Onu da eksik almış.

Kız da mail atmış, "Ben birkaç farklı şekilde hesapladım ama hepsinde farklı çıkıyor, siz nasıl hesapladınız" diye sormuş. Bir de "utanmadan!" demiş ki, "SGK'mız asgari ücretten yattığı için kesintiyi nasıl uygulayacağımı bilemedim, benim hesabım bu yüzden yanlış olabilir" ... Bak bak bak...

Bir cevap gelmiş ki, evlere şenlik. Efendim, kıdemin tavandan hesaplandığını nasıl anlamazmış, ayrıca SGK'nın asgari ücretten yatmasının lafını çarpıtmak da neymiş, insanların kızın orada bir yıl çalışması ve tazminat altması için gösterdiği çabayı görmezden geliyormuş... Falan filan.

Kalakaldı arkadaş. Nasıl yani, bir yıl orada bulunman için gösterilen çaba da nedir, köpek gibi çalışmadım mı ben, sanki oturduğum yerden mi verdiler maaşı dedi. Ayrıca kıdem eğer tavandan hesaplanmışsa, ihbar ve yıllık izinle beraber bu kadar etmesi mümkün değil, kesin eksik olması lazım dedi. Hem laf çarpıtmak da neyin nesin, kendileri bilmiyorlar mı maaşı asgari ücret gösterdiklerini, ben mi yaptım sanki bunu dedi.

Ama bütün bunları gelip bana dedi. Patronuna ise "Üzgünüm ama benim bu hesabı yapmam lazım" filan gibi 2-3 etkisiz cümle kurdu o kadar.

Ki, bu bahsi geçen ofis de ağırlıklı olarak bir iş hukuku ofisi. Bu avukat arkadaş kalkıp dava açsa, patronun itibarı için hiç güzel şeyler olmaz. Ama anlaşılan o ki, patron zihniyetinin buna aldırdığı yok.

Gerekçesiz feshe mi yansın, tazminatının bir ay sonra ödenmesine mi, onun da eksik olmasına mı, hakkını arayınca kendisine çemkirilmesine mi, bunu yapanların iş hukukçusu olmasına mı, neye?

Dava açayım mı diye gelip bana sordu, açarsam da asaleten mi açayım vekil mi tutayım, vekilim olur musun, napsam n'etsem diye sordu. Ben de dedim ki, bacım az birkaç gün bekle, hesap tablosunu gönderirler belki, bir bakarsın. Olmazsa da dayarsın hizmet tespit davasını, baroya da şikayet edersin.

Ama dedim şunu unutma, bunların eli kolu uzundur, senin işine gücüne mani olur. 3-5 gün sonra bir şekilde yollarınız kesişir, kabusun olur. Yaparlar yani, sana bunu yapan beterini de yapar dedim. "İşime gücüme mani oldu zaten" dedi. O ayrı bi hikaye.

Dağıldım ya. Hukukçusunuz, meslektaşsınız, her şeyden önce insansınız be.

*

Hikayenin devamında, hesap "tablosu" (!) gelmiş. Tablo dedikleri, işte şu kadar kıdem bu kadar ihbar vs vs diye, neleri topladıklarını göstermişler. Ama o ihbar tazminatını nasıl hesapladıklarını belirtmemişler. Arkadaşım bunu bana "İhbar tazminatımı nasıl öyle hesaplayabildiler bilmiyorum, bariz bir şekilde eksik, ama bunun lafını edersem konu uzayacak ve canımı sıkacaklar. Ama bi 300 400 filan eksik yani. Kiramın yarısı lan!" diyerek anlattı.

Ben bu kızı tanıyorum, muhtemelen 300 400'ün peşine düşmeyecektir. Zengin olduğundan değil, bu insanlarla muhatap olmak istemeyip "naaaalet olsun" dediği için.

İşte böyle böyle kazanıyor patron milleti. İyi niyet sömürüsüyle.

Mazlumun ahı çıksın da, varsın aheste olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder