28 Şubat 2013 Perşembe

"Sosyal Bilimler Fakültesi Hukuk Anabilim Dalı"

Selam,

Aslında bugün, sabah askeri mahkemedeki hallerimi anlatmaya niyetliydim. Yolu düşmüş arkadaşlar bilirler, Selimiye'de gördüğümüz davranışın düzgünlüğü hiçbir yerde yok. İnanmıyorsunuz biliyorum ama vallahi yok.

Sonracığıma, Anadolu Adliyesi'nden gelen basın açıklamasını okudum, bunun geyiğini yapayım dedim. Çünkü o açıklamayla ancak geyik yapılır. Fakat bu konuya girmekten vazgeçiyorum; üzerine yeni bir şey söylenemeyecek kadar kalıplaşmış eleştiri unsurlarını tekrar sıralamanın alemi yok. Sıkıldım anlayacağınız.

Fakaaat, öyle bir haber gördüm ki, bunu aktarmam lazım.

Hatırlar mısınız bilemiyorum, bir ara hukuk fakülteleri beş yıla çıkıyordu. Ben şahsen bunu mantıklı bulmuştum, hatta o +1 yılın en azından belli bir oranda "adliyede geçmesi" gerektiğini düşünüyordum. Çünkü fakülteden çıkıp adliyeye düştüğümüzde gerçekten acınacak durumda oluyoruz. Onu bırakın, kimi okullarda bazı temel dersler yerine başka dersler okutuluyor, çünkü hepsine zaman yok. Roma hukukunun, hiç sevmesem de icra iflasın okutulmadığı hukuk fakültesi mi olur allaşkına? Yap beş sene, eksiğin kalmasın.

Bu arada yeri gelmişken, lütfen kusura bakmayın ama, Roma hukuksuz hukuk fakültesi de hiç kendini nimetten saymasın.

Derken, "Maraş'tan bir haber geldi... Dediler ki Meyrik öldü..."

Maraş dediğim Milliyet gazetesi, Meyrik de bizim hukuk aslında.

Şöyle ki arkadaşlar, hukuk fakültesi bırakın beşe çıkması, üçe iniyormuş. Üç senede ne anlatacaklar bilmiyorum. Fakat şöyle şeyler olabilir:

- Avukat savcı hakim ilişkisinde temel kurallar: Hiyerarşiye giriş.
- Savcılar ve hakimler için kraldan çok kralcı olma yöntemleri
- Avukatlar için adliye girişinde x-ray'e koyulmaya uygun çanta modelleri
- Savunma hakkının temel esasları I (Hakkın kapsamı olarak savcının ve hakimin takdir yetkisi)
- Savunma hakkının temel esasları II (Hakimin takdir yetkisinin kapsamı olarak devlet başkanının iradesi)
- Terörist teşhis yöntemleri
- Özellikle büyük çaplı hukuk davalarında bilirkişinin anlam ve önemi.
- Hukukun kaynağı olarak lafzi ve demogojik yorum
- Hakim ve savcılar için temel bilgisayar bilgisi: Ctrl+c ve ctrl+v ile gerekçeli karar yazdırmak.

İşte bitti gitti. Altı üstü dokuz ders. Ben ki İstanbul Hukuk'taki son dönemimde 11 ders almış insanım, 9 ders 3 senede evleviyetle alınır - yalnız bu mezunlar muhtemelen "evleviyet" kavramını de bilmez, o ayrı.

Benim kişisel hayalim, bu konuda en başından beri acımasızdım yeni olmadım, hukuk fakültesine öyle "gelişigüzel" girilmemesi yönünde. İnsanların hayatlarıyla oynuyorsunuz, "hak" kavramı üzerinde kafa yorup işinizin "mecburiyeti" olarak siyaset yapıyorsunuz. Bir hukukçunun asıl uğraşı hakkın korunması bağlamında insanlık onurudur; siz aslında bununla iştigal ediyorsunuz. Ama neden, istediğiniz ya da bu derinliği anladığınızdan mı, hayır. Puanınız yettiğinden, aileniz istediğinden, hoşlandığınız çocuk oraya gittiğinden, şundan bundan. Ya da belki sırf hukuk fakültesini havalı bulduğunuzdan. Aferin tebrikler. Sonra böyle oluyor işte.

Hukuk dediğin fakülteye, önce gider temel bilimlerde 1-2 sene takılır bilimsel bir "algı" edinirsin, sonra girersin. Dünyadan haberin olur, neyin neden önemli olduğunu kavrayacak hale gelirsin, sonra sana ver ederler hak kavramını, hukuk teorilerini, temel medeni hukuk bilgilerini. Artık oradan alır yürürsün, borçlarıydı cezasıydı.

Ya allaşkına, siz hukuktaki siyaseti gerçekten sadece "kamu hukukunda" mı görüyorsunuz? Özel hukuku kim yaratıyor, o normlar gökten zembille mi indi? Gerçek ya da tüzel kişilerin, şirketlerin, eşlerin ve çocukların uymaları gereken kurallar, devletin hukuk politikasıyla ilgili değil mi? Bu politikayı cezada tespit etmek zor değil, çünkü her şey zaten ortada. Ama Borçlar Kanunu hükümlerinin nasıl bir zihniyetle geldiği sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Sendikalar Kanunu'nu devlet baskıcı bir kafayla değiştirdi de Ticaret Kanunu'nu değiştiren kafa acayip eşitlikçi, son derece adil, feci sosyal bir kafa mı?

Bunları sorgulamıyor olamazsınız ya yapmayın.

Gerçi sen ben sonuz zaten. Koca koca dersleri dört yılda bitirmeye boş yer kasmışız, bak meğersem üç yılda olup bitebiliyormuş bu işler. Yarın bir gün bir "sosyal bilimler fakültesi" kurup şimdiki tüm sosyal bilim fakültelerini de anabilim dalı yapar bunlar.

Hani saçınız biraz fazla kesildiğinde üzülürseniz "Aman canım kökü sende nasıl olsa" denir ya. İşte mesleğin kökü artık bizde filan değil arkadaşlar. Kimsede değil, çünkü öyle bir kök kalmadı.

Çanta aratmayarak, duruşmada ayağa kalkmayarak, İstiklal'de cübbeli yürüyüşe katılarak filan, kusura bakmayın da mastürbasyondan başka bir şey yapmıyoruz.

Sevgiler,
Göksun.

4 yorum:

  1. Çok güzel yazı, Yalçın Pekşen tadında...

    YanıtlaSil
  2. ayrı ayrı teşekkür ederim; okumuş olduğunuz ve iltifatınız için :)

    YanıtlaSil
  3. avukatların aranması konusundaki görüşlerine katılmasam da gayet başarılı olmuş bence..

    YanıtlaSil