19 Şubat 2013 Salı

Anadiliniz İstanbul Türkçesi olursa lütfen, teşekkürler.

Hangi mahkeme olduğunu söylemeyeceğim, çünkü İstanbul'daki çocuk mahkemelerini bilenlerin aynı hakimi anlayıp anlamayacağını merak ediyorum.

Çocuk ağır'lardan birindeyim. Suça sürüklenen çocuk müdafii olarak atandım.

Geldi çocuk, daha ağzından çıkan ilk cümle: "Efendim dosyaya bakın, ben yapmamışam."

Sen misin yapmamışam diyen... Başkan bu lafı söyleyip durmaya başladı, yapmamışam demek hakir görülecek bir şeymiş gibi. Sonra katibe dönüp dedi ki: "yapmamışam dediğini aynen yaz, hatta onun altını çiz, belli olsun."

Savcı bile şaşırdı, "Sayın Başkan onu yazmasak, önem atfediyor gibi görünmeyelim" dedi. Başkan katibe "Böyle şeyler önemlidir, sen çiz altını çiz..." diyor hala.

Ben de kalktım, "Sayın başkan öğrenmek için soruyorum, buna atfedilen önem nedir" dedim. Sen misin diyen. Bir azar bir fırça... Nasıl sorarmışım, sorguya nasıl müdahale edermişim, bana söz verilince konuşacakmışım. Ben böyle zamanlarda enteresan bir şekilde sakin kalıyorum; yine sakin sakin "Bu müdahale değil, yaptığınızın nedenini  sordum" gibi bir şeyler dedim. Bu yine bağırdı. Ben de "tamam söz verilince sorayım o zaman" diye oturdum yerime.

Neyse, çocuk anlattı, ama bir-iki yere müdahale etmem gerektiğini düşündüm. İfade bozukluğundan dolayı, çocuk kast etmediği şeyleri söylemiş gibi görünsün istemedin. Sıramı beklemeye devam ettim, çünkü kendimi biliyorum, bir şey desem ve yine adam bağırsa, sinirden oturur ağlarım. Ben sinirlenince ağlayan biriyim bu arada, bu konuda da söyleyeceklerim var birazdan.

Savcı çocuğun tahliyesini istedi, sıra bana geldi nihayet. Yanlış anlaşılabilecek bir yeri söyledim, "Hayır o öyle değil efendim, gayet doğru anlaşılıyor" diye reddetti bu kez. "Bir iki yer daha var, lütfen zaptın üst sayfasına gelebilir miyiz, ekranda göstereyim" dedim. Zapta yazılanı aynen geçiriyorum:

"SSÇ'nin müdafiinin huzurunda sorgusu yapıldığından müdafii tekrar ifadesine bakmak istediğini bildirmiş ise de ifadesini oturum arasında inceleyebileceğine..."

Buyrun. Hem çocuğu aksanından dolayı ayırdık, hem de müdafiinin sözlü savunmasını engelledik.

Bir de üstelik tahliye talebini de reddetti.

Dışarı çıkana kadar sakin durdum ama kapıdan çıkar çıkmaz sinirden ağlamaya başladım - kusura bakmayın biliyorum bu insanlığın gözünde affedilemez bir zayıflık ama ne yapayım, ben de böyle biri oldum işte. Siz de  bir acayipsiniz, sinirimizi başkasından çıkarınca kaltak, kendi kendimize ağlayınca yazık oluyoruz.

Kapının önündeki avukat beylerden biri, hemen CMK servisini arayıp başkanın davranışını bildirdi. Gelen cevap: "O başkandan çok fazla şikayet var ama hepsi sözlü, yazılı ulaşmış bir şey yok."

Beyefendinin davranışını daha önce duruşmasına girmiş olan herkes biliyor, ama kimsenin sesini çıkardığı yok maşallah.

Tamam sinirlenince kavga etmek yerine anlamsızca sakin durup sonra kendi kendime ağlıyor olabilirim. Ama neyse ki, şikayetini ve hakimin reddi talebini yazılı olarak verebilecek biriyim. Duruşmada kavga edip sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmektense, pratik sonucu olur ya da olmaz o ayrı konu ama, daha mantıklı bir tavır bence bu.

Ya adamdan herkes şikayetçi ama bir Allah kulu da iki satır yazı yazmamış, inanamıyorum, şaka mısınız ya?

İtirazdan ayrı olarak, mahkemeye sunacağım dilekçede hem tutukluluğa itiraz edip hem de duruşmada olan biteni anlatayım, bir de üzerine hakimin reddini isteyeyim diyorum. Daha önce iki milyon kere söyledim, anadilde savunma hakkı diye bir kavramına ihtiyaç duyulması bile bence ayıpken, bu hakim kalkmış aksana şiveye takıyor. Yine aynı noktadan hareket edersek, SSÇ kalkıp Kürtçe savunma yapsa o savunmayı paşalar gibi almak zorundayken, "yapmamışam" denmesine anlam yüklemek nedir?

Hukuk, adalet, hak, yargılama, savunma hakkı, terbiye bunun neresinde?

Çok sinirliyim çok. Dün zaten bu işi yapamayacağıma yani avukatlıktan para kazanabilen biri olamayacağıma  ikna olmuştum, bugün hepten oldum. Amma velakin, memleketin adliyesine gitsen ayrı, akademisine girsen ayrı acayip. Hiçbir şeyi gerçekten bilmiyorum, hiç ama.

Ben harbiden bir yer bulup gideyim ya, Avrupa'nın Mc Donald's'ında kasiyer olsam vallahi bundan iyi.

Esenlikler
Göksun.

6 yorum:

  1. Bir savcım vardı vakti zamanında Türkiyede Savcı olacağıma Fransada elektrikçi olsam bin kat daha iyi derdi(kardeşi elektrikçiydi Fransada ) yazınız direkt onu aklıma getirdi ;)))

    YanıtlaSil
  2. Şu an seni kendime o kadar yakin hissediyorum ki. Ben de sinirlenince ağlarım.
    Hakimi şikayet konusunda da üşenmeyeceğini umuyorum. Allah sabır versin

    YanıtlaSil
  3. baronun hem çocuk hem de avukat hakları merkezine gönderdim, biraz sonra hsyk'ya da göndereceğim...

    YanıtlaSil
  4. "yapmamışam" kelimesini cidden altını çizdirerek mi geçti zapta?? pislik herif bunu yaptıysa bari yaptığı iğrenç ayrımcılığı belgelemiş olursun en azından!

    YanıtlaSil
  5. evet aynen öyle geçti. çocuk mahkemelerinde duruşmalar kapalı olduğu için, tanıklık meselesi sıkıntılı olabiliyor. aslında kapalılığın sebebi çocuk haklarını korumak ama uygulamada, yapılan saçmalıkların tanıksız kalmasından başka hiçbir şeye yaradığı yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. malesef hsyk ya şikayet reddi hakim için yeterli neden değil bu konuyla alakalı bir yargıtay kararı var malesef ama bu kadar da vicdansızlık olmaz

      Sil