5 Temmuz 2012 Perşembe

Uğraşma uzlaş, duruşma seviş.


Arkadaşlar merhaba,

Bugünkü Resmi Gazete'de enteresan gelişmeler var. Anayasa Mahkemesi, Siyasi Partiler Kanunu'nda yaptırım düzenleyen bir maddeyi iptal etmiş. Bir de, “yargı reformu paketi” dedikleri tam olarak bu mu bilmiyorum ama, yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi (!) amaçlı yeni bir torba kanunumuz daha olmuş.

AYM kararına bir bakalım…
“İTİRAZIN KONUSU : 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 117. maddesinde yer alan “Bu Kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiilleri işleyenler,” ibaresinin Anayasa’nın 2., 7., 10., 13 ve 38. maddelerine aykırılığı savıyla  iptali istemidir.
OLAY
Barış ve Demokrasi Partisi Özalp İlçe Başkanı hakkında, 6.1.2011 tarihinde parti ilçe binası önünde Kürtçe olarak kısa bir konuşma yaptıktan sonra Türkçe olan mevcut ilçe başkanlığı tabelasını Türkçe ve Kürtçe ifadelerin yer aldığı yenisiyle değiştirdiği iddiasıyla 2820 sayılı Kanun’un 81/1-c maddesi delaletiyle 117. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan davada, itiraz konusu ibarenin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.”
Yerel Mahkeme özetle diyor ki, “Kanun’un dördüncü kısmında düzenlenen suçların, kimin tarafından işlendiği meselesi önemli bir sorundur. Kişilerin eylemleri yüzünden partiyi sorumlu tutmak hukuki değildir. Tamam, parti üyeleri ve yöneticileri partiyi temsil ediyor olabilir ama Kanun “işleyenler” diyerek kapsamı iyice genşletmiştir. Ayrıca ceza hukukunda kıyasve yorum yapılamaz, o yüzden bu ifadeyi yasak yöntmelerle uygulamak da yine hukuka aykırıdır.”

Dördüncü dediği kısımda sayılan fiiller ise efendim devletin bütünlüğü, laikliğin korunması, milletin sarsılmazlığı vesaire. Yani “bildiğimiz,” ama aslında ne olduğunu tam da kestiremediğimiz şeyler.

AYM’nin gerekçesi ise bence son derece düzgün:
“İtiraz konusu kural Siyasî Partiler Kanunu’nda yer alıp, Kanun’un Dördüncü Kısmı’ndaki yasak fiilleri kişiler yönünden ceza kapsamına almaktadır. Esasen siyasi partiler için birçok yasak öngören bu Kısımdaki maddelerde yer alan fiillerin hangi hallerde suç teşkil edeceğinin gerçek kişilerce yeterli açıklıkta öngörülebilir oldukları söylenemez. Çünkü doğrudan siyasi parti tüzel kişiliğini muhatap alan bu yasaklar, itiraz konusu kuralla, kişiler hakkında yaptırım öngören düzenlemelere dönüştürülmüştür. Bu yapılırken anılan kısımda sayılan fiillerin ağırlıklarıyla bunları işleyenlerin siyasi partideki sıfat ve konumları da dikkate alınmamıştır. Bu durumda, siyasi faaliyette bulunan geniş bir kitleyi hiçbir ayrım gözetmeksizin ceza tehdidi altında bırakan düzenleme gerçek şahıslarca yeterli derecede öngörülebilir değildir.
Diğer yandan, gerek anayasal veya yasal değişiklikler sonucunda gerekse uygulamayla zaman içerisinde siyasi faaliyet alanı genişlemiştir. Buna bağlı olarak kuralın, içinde yer aldığı Kanun’un yasalaştığı dönemde ‘öngörülebilir’ olduğu kabul edilse bile, Anayasa ile yasalarda yapılan siyasi faaliyet özgürlüğünü genişleten değişikliklerle buna paralel uygulamalar neticesinde öngörülebilir olma özelliğini tümden yitirdiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan gerekçeyle kural Anayasa’nın 38. maddesine aykırıdır, iptali gerekir.”
Farklı gerekçe öne süren iki üye var ki onlar da son derece haklı, keşke bu ifade asıl gerekçede de yer alsaydı:
“Oysa itiraz konusu kuralla bir belirsizliğe yol açılmış ve “Bu Kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiiller” şeklinde bir niteleme ile ölçülülük ilkesine uyarlı düşmeyen bir suç tipi yaratılmıştır. Diğer bir deyişle, yasa koyucunun suç ve ceza siyaseti bakımından sahip olduğu takdir yetkisi, söz konusu kuralla belirsiz ve ölçüsüz şekilde kullanılmış ve kural bu mahiyeti itibariyle Anayasa’nın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırı düşmüştür.”
Karşı oylara hiç girmiyorum, ne dediklerini az çok biliyoruz zaten. 

*
Eveeet, şimdi gelelim fasulyenin faydalarına…

Yeni yargı reformu paketimizden şöyle şeyler seçtim – ama siz üşenmeyin Kanun’un hepsine bakın… Özet geçeyim, Terörle Mücadele Kanunu'ndan alıp Ceza Kanunu'na koy, rüşvet isteyip alamayanın cezasını yarıya indir, bir de icra inkar tazminatından kırp... Teknolojisi Soliter'den öteye geçmeyen icra dairesine de elektronik açık artırma koyduk muyduuuu... 

Dünyanın en "grunge" hukuk sisteminde yaşıyoruz gençler, respect.

*
- İcraya UYAP gelmiş. Yani zaten vardı da, artık her işlemin UYAP’a işlenmesi, belki “tarama” müessesesi, işlemleri UYAP üzerinden yapma ve e-imza ile evrak gönderme, icrada da olacak. Mesela takip talebini de elektronik ortamda şeyapabiliyoruz.

- İcraya yatan para artık hooop bankaya gidecek. Kasada durmayacak.

- “İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.” İyi de bu zaten öyle değil miydi?

- “Yabancı devlet aleyhine başlatılan ilamlı icra takiplerine ilişkin icra emrinde uluslararası andlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borçlu devlete ait olan mallar hakkında cebri icra yapılabileceği hususu ayrıca ihtar edilir.” Uuuu toplanın Swahili’ye hacze gidiyoruz. Ama ilamsız takip yapılamıyormuş :/

- Yüzde kırk’lar değişmiş millet! Yirmiye çekilmiş. Hiç hoşlanmadım ve gayet ciddiyim.
MADDE 12 – 2004 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “yüzde kırktan” ibaresi “yüzde yirmiden” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 13 – 2004 sayılı Kanunun 68/a maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan “yüzde kırktan” ibaresi “yüzde yirmiden” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 14 – 2004 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi“yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiştir. 
MADDE 15 – 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırktan” ibaresi “yüzde yirmiden” ve beşinci fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiştir. 
MADDE 18 – 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi“yüzde yirmisinden” şeklinde, yedinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. (89’da bir değişiklik daha var, aşağıda.) 
MADDE 19 – 2004 sayılı Kanunun 97 nci maddesinin onüçüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi“yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiştir. 
MADDE 34 – 2004 sayılı Kanunun 169/a maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “yüzde kırktan”ibaresi “yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiştir. 
MADDE 35 – 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi“yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir.
- Haczedilemeyecek mallarda değişiklik var. Mesela artık öğrenci bursları haczedilemiyor. Tabii ki haczedilememeli, ama artık bunun düzenlenmesine ihtiyaç duyulan bir ülke haline gelmiş olmamız acıklı değil mi? Sen kampüste el ilanı dağıtır gibi kredi kartı dağıtırsan, olacağı bu.
MADDE 16 – 2004 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (2), (3) ve (12) numaralı bentleri aşağıdakişekilde değiştirilmiş, fıkraya aşağıdaki (13) numaralı bent ile maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya, 
3. Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olmasıdurumunda bunlardan biri,” 
“12. Borçlunun haline münasip evi,” 
“13. Öğrenci bursları.” 
“Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır. 
İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.”
- Çekleri artık icra kasasında bırakıyoruz.


- 89’da da değişiklik var.
MADDE 18 – 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi“yüzde yirmisinden” şeklinde, yedinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.”
- Haczedilen mal borçluda değil, onun üzerinde hak iddia eden üçüncü bir kişideyse, o mala muhafaza yapamıyoruz. Tikkat. Açın muvazaanın önünü.


- Satış süreleri değişmiş, taşınırda 6 ay taşınmazda bir yıl. Yetiştirip yetiştirmemek sizin sorununuz. Ama devletimiz sizin bu sorununuzu da düşünmüş elbet, satış ilanı elektronik ortamda da yapılabildiği gibi, açık artırma da yine elektronik ortamda başlayabiliyor. Allah’ım şu teknolojimiz beni öldürecek, ayranımız yok içmeye, elektronikle gidiyoruz açık artırmaya… Ondan önce icralara bi klima bi bişey koyunsanıza olm.

- “112 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bir ay” ibaresi “iki ay” şeklinde değiştirilmiştir.” diyor ama 112’ye bakmadım siz bakıp bana da söyleyin.

- “123 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “iki ay” ibaresi “üç ay”şeklinde değiştirilmiştir.” de diyor ama buna da bakmadım. Siz biliyorsunuzdur.

- Açık artırma maddesi (126) değişmiş. Eskisini bilmiyorum ki yenisini değerlendireyim.

- Hah siz beni goygoy ediyor sanıyorsunuz ama cidden bak yok ayranımız.
“MADDE 129 – Birinci ve ikinci ihale icra memuru tarafından, ilanda belirlenen yer, gün ve saatte, elektronik ortamda verilen en yüksek teklif üzerinden başlatılır. Taşınmaz üç defa bağırıldıktan sonra, elektronik ortamda verilen en yüksek teklif de değerlendirilerek, en çok artırana ihale edilir.”
Elektronik teklifle “üç kere bağırma” aynı cümlede. Canını yidiğim Türkiye’m.

- Alacaklı temerrüdü meselesi artık icrayı da ilgilendiriyor. 
“GEÇİCİ MADDE 9 – 9 uncu maddenin ikinci fıkrası gereği ödeme yapılabilmesi için ilgilisi tarafından, anılan maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde banka hesap numarasının bildirilmesi gerekir.”
- Mevcut takipler eski usulden devam ediyor:
GEÇİCİ MADDE 10 – Bu Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir.
- Danıştay savcıları “daha hızlı, daha gerekçeli.
MADDE 47 – 2575 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin (1) ve (3) numaralı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülen dava dosyalarından kendilerine havale olunanlarıBaşsavcı adına incelerler ve esas hakkındaki düşüncelerini, bir ay içinde gerekçeli ve yazılı olarak verirler. Bu süreler geçirilirse durumu sebepleriyle birlikte Başsavcıya bildirirler. Danıştay Başkanının ve Başsavcısının vereceği diğer görevleri yerine getirir; çalışma düzeninin korunması ve iş veriminin artırılması için Başsavcının alacağı tedbirlere uyarlar.”
“3. Dava dairelerince gerekli görüldüğü takdirde, Danıştay savcıları, önceden haber verilmek suretiyle, düşüncelerini sözlü olarak da açıklarlar.”
- Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak görev yaptığı alan daralmış ama derdestlerde değişiklik olmayacak.

- İdare mahkemesinde tek hakimle çözülecek davanın değeri bir milyardan 25bin liraya çıkmış. Ahaha “milyardan bine çıkmak” işte bir “Canım Türkiye’m” daha.

- İdare ve vergide duruşma sınırı da yine bir milyardan 25bine çıkmış. Zira “Uğraşma, uzlaş; duruşma, seviş.”

- Ya tamam, “dostlar alışverişte görsün” tipli kanun değişikliklerine alıştık. Misal, idari kararlara dava yolunun açık olduğunun her yere yeniden yazılıp Amerika’nın bin kere yeniden keşfedilmesine artık tepki vermiyorum.

Fakat bu öyle de değil… Terörle Mücadele Kanunu’nda bir iptal hadisesi var tamam mı, 2/’nin son cümlesinin son kısmını iptal etmişler. Yani “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar.” fıkrasındaki “örgüt mensupları gibi cezalandırılır ifadesi kalkmış. İyi güzel de, sen bu insanları hala terör suçlusu sayıyorsan, ne gibi cezalandıracaksın adi yankesici gibi mi? Hadi oradan.

- Yeni TMK 10 ile, “Ceza Muhakemesi Kanununun 91 inci maddesinin birinci fıkrasındaki yirmidört saat olan gözaltı süresi kırksekizsaat olarak uygulanır.” Bu arada, müdafii ile görüşme hakkının kısıtlanabilmesi devam ediyor, müsterih olun. Devletin bekası hala güvende şükür.

- Bu arada ÖYM’ler yerine henüz adı konmamış başka bir tür geldi ifadesi de şu:
“MADDE 10 – Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.”
Yani yine farklı mahkeme, yine yetki alanı geniş, yine bir gizem havası.. Lan bari semeri altın olaydı, onunla avunurduk.

- Şuna da bir bakarsınız ben bakmadım, hem çok vaktimi alıyor hem de sinirleniyorum sonra:
Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz.
- Yeni özel mahkemelerimizde görülecek olan davalar şunlar, not alın:
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu,
b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç),
dolayısıyla açılan davalar, birinci fıkra hükmüne göre görevlendirilen mahkemelerde görülür. Üçüncü fıkranın (d), (e), (f) ve (h) bentleri hariç olmak üzere, bu madde hükümleri, bu suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanır.
Türk Ceza Kanununun 305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeleri hariç olmak üzere, İkinci Kitap DördüncüKısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlarda, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır.
Çocuklar, bu madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamaz; bu mahkemelere özgü soruşturma ve kovuşturma hükümleri çocuklar bakımından uygulanmaz. ”
Çocukların kapsam dışı bırakılması da 21. yüzyılda ancak gelebildiğimiz bir nokta olsun.

- Basın Kanunu’nda değişen süreler var aklınızda olsun.

- TCK’daki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun ve devamındaki suçların cezası ağırlaşmış.

- Ahahahahahahahaha çakma “hamili kart yakînimdir” dönemi başlıyor beyler. Nitelikli hırsızlık maddesindeki “f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı hâlde resmî sıfat takınarak,” ifadesi kaldırılmış.

- Karşılıksız yararlanmada eğer karşılığını verirsek artık yargılanmıyoruz.


- Hah çok güzel. Şimdi yukarıda TMK’da bir değişiklik vardı ya, örgüt üyesi gibi cezalandırılma meselesi iptal edilmişti. İşte onu TMK’dan alıp TCK’ya koymuşlar. “Gibi” demiyor da, “üyelikten de cezalandırılır.” diyor.

- İrtikap suçunda, “menfaatin değeri ve failin ekonomik durumu gözetilerek” cezada indirim yapılabiliyor. Bir kere illa bir indirim yapılacaksa vicdani kanaat diye bir şey zaten var. Bunun buraya koyup da “irtikap yaptım ama niye bir sor” kaypaklığına kanuni meşruiyet kazandırmak nedir?

- Kamu görevlisi bizden rüşvet ister de biz vermezsek, görevlinin cezası düşürülüyor. Yemin ediyorum bak böyle. Lan adam ahlaksızlığını yapmış yapacağı kadar, fiilin tamamlanmamasının tek sebebi “bizzat benim kişisel” ahlakım. Adamın cezasını neden indiriyorsun, rüşvetçiyi korumak bana mı düştü lan?

- “Rüşvet alan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz.” Daha da bir şey demiyorum.

- CMK 100 değişmiş, artık “ sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.”

- Gerçekten güzel fakat asla uygulanmayacak bir CMK değişikliği olmuş gençler. Diyor ki “tutuklama gerkeçen neyse açık açık, delikanlı gibi söyleyeceksin. Delil durumu filan yok öyle, somut ol.” diyor. “…deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir.” Keşke olsa.


- Şu önemli olabilir ama anlamadım:
GEÇİCİ MADDE 3 -  (1) 12 Eylül 1980 tarihinden önce işlenmiş olan suçlardan dolayı lehe Kanun, 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun cezaların içtimaına ilişkin hükümleri uygulandıktan sonra ortaya çıkan sonuç ceza gözönünde bulundurularak belirlenir. Belirlenen bu ceza infaz bakımından lehe hükümler içeren kanuna göre infaz edilir.”
- Yürürlük maddesi de şöyle:
MADDE 106 – Bu Kanunun;
a) 3 üncü, 4 üncü, 9 uncu, 10 uncu, 17 nci, 21 inci, 23 üncü ila 33 üncü maddeleri ile 36 ncı ve 37 nci maddeleri, 18 inci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin yedinci fıkrası, 38 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu ve geçici 11 inci maddeleri ile 105 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi yayımıtarihinden altı ay sonra,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
İki saattir bununla uğraşıyorum yorgunluktan ölücem, rica ederim beni gördüğünüzde az şekerli bir Türk kahvesi ısmarlayın.

Sevgiler,
Göksun.










11 yorum:

  1. Avukatlık Büroları paylaşımlarınızdan dolayı teşekkür eder ve sunumlarınızın devamını diler.

    YanıtlaSil
  2. artık resmi gazeteye bakmaya gerek kalmadı sayenizde. teşekkürler. yargıya ne kadar etki edecek bilinmez ama yürütmeyi ışık hızına yaklaştırmış bu kanun. 01.07.2012 de saat 13.17 kabul edilen kanun 03.07.2012de cb na gönderiliyor ve oradan da başbakanlığa dönüp 05.07.2012 tarihli resmi gazeteye (esas) yetişiyor. bu arada kanunun resmi kabul tarihi 02.07.2012, cb na gidişi 03.07.2012. sayın cb bu kadar kısa sürede inceleyebildiği 107+3 maddeyi bize de açıklasa keşke.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. asıl ben teşekkür ederim :)
      meclisimiz ve cumhurbaşkanımız, bu tip değişikliklerde çok hızlılar maşallah. bu çalışma aşkını her alanda görmek isteriz ama, olmuyor olamıyor...

      Sil
  3. - İcraya yatan para artık hooop bankaya gidecek. Kasada durmayacak. Yillarca kasa da durdugu icin KASANIN basina neler geldigini bilenler cok iyi bilir.Topkapi sarayi mudurununun unlu TAHTI evine goturdugune gore gerisini bir dusunun.Ki bu TAHT ve PARA olunca bunu herkes goturmek ister......Bir hafta sonu is yerinde arkadasla birlikte kasayi devir alirken ve hesaplari yaparken gorduk ki 300 TL ucmus.Gorevli ne yapayim edeyim derken 'dunki gorevliyi ara sor'dedim.Uykudan kaldirdi onu ve 300 Tl nin kendisin de oldugunu ve taksitlerini odemek icin aldigini ve yakinda KASAYA geri koyacagini soyledi... Sukur sukur buna da sukur..KASA kilitli de olsa tehlike demektir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. valla herhangi bir şeyi kasaya koyduktan sonra başına bir şey gelmesin diye, bir yatırlara gidip adak adamadığım kalıyor :p

      Sil
    2. Avrupa,Asya,Afrika da dolastim ve yurdumun insani kadar sahtekar olanini tanimadim......İstanbul Defterdarlığı'nda çalışan bir kişi hesap makinesindeki şeride, kuruş ve 1 lira ayarı yaptı. Böylece 5 yıl boyunca kimseye fark ettirmeden hesabına 247 bin TL geçirdi.5 yıl içersinde toplam 247 bin 900 lira 67 kuruşu zimmetine geçirdiği öne sürülen Selçuk S., savcılıktaki sorgusunda suçlamaları kabul etti. ....TIPKI deniz fenerin de ve baska fenerlerde oldugu gibi RAB ona da ' yuru kulum 'demis ve o da yurumus...Bir biz yurumeyi beceremiyoruz.Ayaklarima bakiyorum bir egrilik bugruluk de yok...Ne dersin Goksun hanim,,?

      Sil
  4. çekleri artık icra kasaına bıraktığımız hususu değişikliğin hangi maddesine dayanıyor?

    YanıtlaSil
  5. merhaba,

    sorunuza cevap vermek için yazıdaki linkten kanunu açıp ctrl+f yapıp "kasa" diye aratmam gerekiyor, çünkü ezberlemedim. ama bugün başka torba kanunlar yayınlanmış, şu an onları yazacağım. bitirene kadar siz bakmamış olursanız, sizin yerinize bakarım tamam.

    YanıtlaSil
  6. ben bu yazıda bi yerlerde geçiyor mu diye bakınırken o maddeyi buldum "İcra ve iflas daireleri aldıkları kıymetli evrak ve değerli şeyleri kasalarında, zorunlu hâllerde ise kiralanacak banka kasalarında muhafaza ederler.” Şeklinde değiştirilmiştir." yaşasın ctrl+f

    YanıtlaSil
  7. teşekkür ederim, ben bile tembellik etmiştim :))

    YanıtlaSil