21 Şubat 2011 Pazartesi

"Hadım" meselesi (Posta kutumdan, eskidi ama...)

Yorgun kafayla, elime geleni yazıyorum:

Ülkenin zihniyetinin böyle olduğu malum. İki dakika düşünsek iki milyon örnek buluruz. Eğer tedavi ya da hadım, her ne haltsa, öyle bir uygulama gelecekse bu ülkeye, ben de böyle "asmayalım da besleyim mi" kabilinden hastalıklı zihinlerin hadım edilmesini öneriyorum - ürememeleri için.

Özellikle çocuğa yönelmiş cinsel suçlar hepimizin yumuşak karnı, hatta benim onların insani muameleyi hak etmediklerine dair adını bu kadar da net koyduğum hislerim bile var. Ama benim hislerimle insan olmak farklı şeyler. Her dekolte giyen kadına "tamam bu tacize uğramayı göze almış" gözüyle bakan adamlar bizim tepemizde durabiliyorlarsa, "tamam bu tacize uğramayı göze almış" diyerek kadının üstüne atlayan vatandaşa hiç-bir-şey yapamayız. "Adam haklı beyler" - ve hanımlar. Böyle yetişmiş çünkü.

Bu zihniyeti ve bu lüzumsuz tipleri ayıklamadıktan sonra, bir arpa boyu yol kat edilemez. Şimdi bu iş kanunlaşır, 10 sene sonra kaldırılır, olan o arada "tedavi" görmüş olanlara olur. Ha tekrar söylüyorum, tırnak kadar acıma yok bu söylemimde, aslında hepsi beter olsunlar. Ama -nerede okuduğumu hatırlamıyorum Sözlük olabilir- idamın ceza olamayacağını savunduktan sonra kişinin hadım edilmesini meşru bulamayız. Çünkü aynı şey. İnsanı geri dönüşümsüz hale getiren işler bunlar. E hani ceza hukukunun amacı "resosyalizasyon" idi? (Resosyalizasyon ne ya bu arada, böyle amaç mı olur. Doğru düzgün topluma kazandırma diye geçsin şu.)

Evet bahisleri açıyorum, madem fiziksel sapıklar hadım edilecek bu zihni sapıklar da edilsin. Genlerini aktaramasınlar. Vallahi de billahi de tillahi de daha faydalı bişey olur. Amaç bataklığı kurutmaksa, aha işte bataklık bu. Yoksa öbür adamın bir tarafı değil.

İyi günler herkese,
Göksun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder