24 Temmuz 2011 Pazar

Anıtkabir'den Ogün Samast'a...

Duruşma için gittiğim şehirlerde turistik zamanlar geçirme politikam başarıyla devam ediyor. Son Ankara seyahatimde de Anıtkabir'e gittim.

Binanın mimari kısmı hakkında sadece "güzel gerçekten. ağır ve sakin duruyor" diyebilirim. Her yerden toprak getirilmesi, naaşın bir sekizgenin içinde bulunması gibi detaylar hoş tabi. Ama mimari anlamda konuşabilecek yetkinlikte değilim.

Kişisel eşyalar ve kitaplık kısmı hakkında söylenecek fazla bir şey yok. Tarihi insanların kişisel eşyalarını görmek benim hep ilgimi çekmiştir. Atatürk'ün elininin yüzünün değdiği şeyleri görmek benim için bu anlamda hoş bir şey. Kenarına not alınmış kitapları filan görmek de enteresan, sanki biz gelmeden 5 dakka önce okunmuş da bırakılmış gibi duruyor. Alınan notları okumaya çalıştım ama el yazısı pek okunaklı değilmiş rahmetlinin, başarılı olamadım. Bir de kitapların neredeyse tamamı Fransızcaydı, altı çizili yerleri de anlamadım o yüzden. Yalnızca yine bir Fransızca kitapta, kitabın adının Türkçesi "Kabilelerden İmparatorluklara" olarak belirtilmişti, bir paragrafın yanına "benim için öyle ama bizim için?" diye not alınmış. Ne yazıyordu acaba...

Yapılan tüm devrimler çıkarılan tüm yasalar belirtilmiş. Çekilen belki de tüm telgraflar var. Bir devletin başından geçenleri kronolojik olarak okumak anlamında iyi bir sunum. Yalnız tüm bunların bulunduğu koridordaki kapalı devre marş yayınının sesini kısmalılar. Gereksiz ses her ahval ve şeraitte sinirimi bozar benim, tamam marş dinleteceksen dinlet de sesini niye böyle açıyosun? Müze geziyoruz biz, marş dinlemeye gelmedik.

Savaşların anlatılması ve yapay siperler filan anlaşılabilir. Neticesinde yaşandı ve kazanıldı bu savaşlar, hatta müzenin bu kısmı geçmiş bilgisi bağlamında iyi bile. Yalnız savaşları unutmayalım derken, savaş kavramını kötülerken zafer kavramını yüceltmek anlamsız bir şey. Tamam, inkar edecek halimiz yok, savaşıldı ve yüzbinlerce insan kaybedildi. masa başında olmuyor her şey. Ama savaş, kazanan için de kötüdür. Yani savaşların yansıtılması ancak, "bak vaktiyle böyle şeyler oldu, kötü şeyler bunlar, biz de bayılmadık ve karşı taraf da bayılmıyordu, neticede onlar da milli duygularla geldiler. Ama o dönemde kaçınılmaz olan buydu. Aşırı milliyetçilik var oldukça sonun budur." duygusuyla verilmeli. (Tolga Örnek'in Gelibolu belgeseli sırf yeterince hamasi bulunmadı diye yerden yere vurulmuştu, o geldi aklıma şimdi. Ama bu böyle, sen zaferi bu kadar yüceltirsen savaş kötüdür diyemezsin.)

Kötülemeye başlamadan önce lütfen yazıya devam ediniz zira en önemli kısma geliyoruz: Peki ben bu eleştirdiğim vurguya nasıl ulaştım?

Lütfen Anıtkabir'i şu aklınızla bir daha gezin. Şu ortamın en ulusalcısı bile zannederim, sokakta Rumca-Ermenice duyduğu zaman tepki göstermiyordur. Fakat bu memlekette, 16-17 yaşındaki çocuklar sırf Ermeni olduğu için birini öldürüp, sonra da mahkemede "Benim olaydaki hatam %21" diyebiliyorsa, bunun gerçekten bir sebebi var. Ülkede artık 1000 tane Rum ancak kalmışsa, bu durduk yerde olmuyor.

Diyordum ki, Anıtkabir'i şu aklınızla bir daha gezin. Haritaların olduğu yerlerde, Türklerin Yunanlıların karşılaştırmalı zayiat tablosuna bir anlam verememenizi umuyorum. Zira bu çocukça bir yarış değil, "onların daha fazla adamı ölmüş, beter olsunlar, nası da koduk ama..." denecek bir şey değil bu. Savaş. Biz klimalı odalarımızda masabaşı işlerimizi yaparken her türlü hamaseti yapabiliriz ama bugün savaş çıksa siz hamasilerden kaçınız cepheye gideceksiniz? Herkes kaçacak delik arayacak, ama Anıtkabir'deki karşılaştırmalara baktıkça da göğsü kabaracak.

Ege'deki Yunan işgali hakkında resmi tarih dışında bir bilgim yok. Mezalim de olmuştur, savaş bu. Yunanlılar elbet oturmaya gelmediler. Ama yıl olmuş 2011, neden bizim müzelerimizde "Yunanlılara bak napıyolar, aha işte papazları da arkalarında milleti gaza getiriyo" temalı bir ton resim var? Bunu kaşımanın alemi ne, senin ülkende hiç Rum yaşamıyor mu artık? Bu insanlar sana komşuluk yarenlik etmedi mi? Benden Selam Söyle Anadolu'ya'yı da mı okumadın? Yunanistan'da - veya daha ikna edici bir örnek olsun, Ermenistan'da bir müzede "Türkler geldi böyle böyle yaptı, aha da imamları da arkada milleti gaza getiriyor" dese diplomatik kriz çıkar be. Bi Orient Express yüzünden memleketçek trip yapmışlığımız var. Bizim yaptığımız ne?

Ayrıca o tabloları da kime yaptırmışlar allasen, çizimler o kadar başarısız ki. Oranlar bozuk filan. Olmamış yani.

Bir fotoğraf altında yazıyor mesela, not almadım ama şöyle bir şeydi, efendim Yunan birlikleri İzmir'e çıkarken bölgedeki Rum halkı onları karşılıyor. Burada artık kendimi tutamicam, "ohaaaaa" dedim sayın seyirciler. Ya arkadaş, tamam karşılamıştır, eyvallah. Da, sen bunu milletin gözüne sokuyosun sonra efendim "6-7 Eylül'de memleket çok şey kaybetti." Nolacaktı? Ayrıca o insanlar Yunan birliklerini karşılamışlarsa yok mudur bir bildikleri? Çok mutluydular da o yüzden mi karşıladılar? Böyle bir beyin yıkamayla büyüyen biri "Bana Rum getirin denize dökücem" kafasında olmaz mı?

Ermenilere de yüklenilmiş ama Rumlara daha bir yüklenilmiş sanki. Bizim oralarda (Adana) yaşanan işgallere ve Ermeni olaylarına ilişkin de bir şeyler vardı ama not almamışım. Ama yine, Ermeni görünce düşman bellememiz gerektiğine ilişkin bilinçaltı mesajları bilincin üstünden üstünden gayet açık alınabiliyordu. kürtlere ilişkin bir şey ise hiç görmedim. ne varlıklarına ne yokluklarına. ki bu atatürk milliyetçiliği için anlaşılır bir şey, olsa enteresan olurdu.

Böyle şeyler, ancak savaştan hemen sonra mazur görülecek şeyler. İstiklal mahkemelerinin olduğu bir dönemden daha fazlasını beklemek anlamsız, adamlar zaten zamanlarının çok ötesinde işler yapmışlar. Bunları -şimdilik- sorgulamıyor ve yargılamıyorum. Ama sen insanları bu kafayla yetiştirirsen, 2011 yılında bu müzede hala böyle şeyler olursa, Atatürk'ün kurduğu parti de CHP gibi olur, sen de "mermer mermer" takılırsın öyle.

Bir Ogün Samast kolay yetişmiyor.

1 yorum:

  1. ..." Ama sen insanları bu kafayla yetiştirirsen, 2011 yılında bu müzede hala böyle şeyler olursa, Atatürk'ün kurduğu parti de CHP gibi olur, sen de "mermer mermer" takılırsın öyle.' AYNEN OYLE...

    YanıtlaSil