8 Kasım 2010 Pazartesi

Genel Kurul 2010 - S2E1

Çok yorgunum...

Baro’yu Kocasakal kazandı, - “Kocasakal ekibi” demek gelmiyor içimden.

O kadar kafam karışık ki, neyi nasıl toparlayacağımı kestiremiyorum. İnsanın bir yerlerinde bir “rec” tuşu olmasını ve o tuşa basar basmaz aklımızdan geçen her şeyi kaydetmesini öyle uzun zamandır ve öyle çok istiyorum ki... Gerçi o zaman da, “bant çözmek” diye feci sancılı bir sürecimiz olurdu ama ben razıyım, en azından aklımızda uçuşan düşünce tozlarını bilinçaltımıza gitmeden önce bir gözden geçirebilirdik.

Keşke dün akşam üşenmeyip bir şeyler yazsaymışım. Dünkü ruh halimle bugünkü çok farklı çünkü.

Önce seçimlerde gördüklerimi paylaşmaya çalışayım...

Cumartesi günü bütün arkadaşlarım genel kurul kampüsü içerisinde çalışırken, itiraf ediyorum ben bütün gün salondaydım. Divanın oluştuğu andan başlayıp, konuşmamı bitirdiğim ana kadar salondan sadece iki dakika hamburger almaya çıktım, tuvalete bile gitmedim, hatta hamburgerin bir kısmını da içeride yedim. Satır satır, harf harf dinledim. Adayları tanıdım, o adayları çıkaran gruplar hakkında fikrim oldu, “Ben olsam neyi nasıl derdim” diye düşündüm, çelişkiler yakalamaya çalıştım. Bu süreçte beni en çok zorlayan şey tuvalet ihtiyacı oldu ki, divan başkanı beni davet ettiğinde “İki dakika sonra gelsem de siz beni bi bekleyiverseniz...?” diyecek durumdaydım.

Oturduğum yerden görüntü şudur:

Muammer Aydın kadar “ruhsuz” konuşan görmedim. Tabii buna bir sürü itiraz gelir, sesini de yükseltti tavrını da koydu filan gibi. Peki ama, Sayın Aydın sizce de “ezberlemiş gibi” konuşmuyor muydu allahaşkına? Aynanın karşısına geçilerek çalışılmış o konuşmaya, doğallık yok orada. Hani ilkokulda vatan millet şiirleri okutulurdu ya milli bayramlarda, şiir okuyan çocuklar bir “hamaset” katarlardı işin içine; işte aynen öyle. Bir kız vardı hani İstiklal Marşı’nı şiir olarak mı okuyordu ne, İlker Başbuğ çok duygulanmıştı filan, Youtube’da da var. İşte onun gibi konuşma Sayın Aydın. Farkını görene oralet ısmarlayacağım.

Bir de, o konuşmadan lütfen laik, ulus devlet, Atatürk gibi anahtar sözcükleri alın, geriye kalan birkaç edat ve bağlaçtan anlamlı bir bütün oluşturana kendi ellerimle bal börek yedireceğim.

Efendim işte iki yılda baro şunu söylemiş bunu söylemiş... Eee? Kim dinlemiş?

Baro iki yılda onun için orayla bunun için burayla konuşmuş... Eee? N’olmuş?

Sayın Aydın, bir sürü idari kurum saydıktan sonra “Tüm bunlarla konuştuk ama maalesef sonuç alamadık” demekten o kadar mahcup olmuyor ki, iki konuşmasında da sürekli bunlardan bahsetti. MASAK’la konuştuğundan ama MASAK kendisine karşı olduğu için sonuç alamadığından bahsediyor, MASAK kim ya? Sen İstanbul Barosu başkanısın, MASAK gelip seninle konuşmalı. Sayın Aydın kürsüde konuşurken “Ağlama yavrum, ağlama Sezercik...” diye kendisini teselli etmek istedim, onun o çaresiz halinden içim parçalandı...

Ha şimdi “Seçimi o kazanmadı ki, sen neden yüklenip duruyorsun” derseniz eğer, “Bu kazanmamış hali mi?” diye sorarım size. Geçen seçim aldığı oyu yeniden aldı ve tüm olumsuzluklarına rağmen Kocasakal olmasaydı kendisi başkandı. Demek ki bunları vaktiyle yeterince söyleyememişiz.

Kocasakal hakkında fazla bir şey söylemek istemiyorum şimdilik. O kadar şikayet ettiğimiz ve yetersizliği paçalarından akan yönetimin kendisi de bir parçasıydı. Ama şimdi başkan oldu, bundan sonraki değerlendirmeler bundan sonraki edimleriyle değerlendirilecektir. Takipteyiz.

ÖHP ve HÜP hakkında da yazacaklarım var fakat saat 1 oldu ve aslında yazacaklarımdan çok uykum var şu an...

Kendime anahtar sözcük olarak şunu bırakayım, acilen kürsüde konuşma becerilerimi geliştirmem gerekiyor. Ayrıca, 5 dakikalık süre cidden çok az, bunun uzatılması için biraz baskı oluşturmak lazım.

Kemal Aytaç’ı da not alayım, muhteşem sahne performansıyla söz edilmeyi gayet hak ediyor zira. Bir Muhittin Köylüoğlu bir Kemal Aytaç zaten. Onlar olmasalar sahneyi kim dolduracak.

Mustafa Kemal Abi en son. Önce çuvaldızları bitirelim, iğneyi en son batırırız.

Sevgiler,
Göksun.

*
PS: Sezon 2 bu evet, birincisi 2008 seçimiydi. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder