9 Kasım 2012 Cuma

Tuğçe'yi kazıyın, altından Emine çıkar.

Aaay ay, bu doktora beni öldürecek...

Üç tane ders alıyorum tamam mı, şirketler topluluğu, hukukta yöntem ve iş hukukunda emredici hükümler rejimi. Hukukta yöntem zaten muhteşem bir ders, "hukuki akıl yürütme şekilleri" ile ilgileniyoruz. İş hukukunu ise az çok biliyorum - hatta ukalalık yapayım, bu konudaki temelimin hiç fena olmadığını düşünüyorum. Ama şirketler topluluğuna gelince iş değişiyor.

Mesele konuyu anlamamak değil. Kavramların değişikliği. Yoksa, nüve hep aynı, her özel hukuk ilişkisinde bir.

Düşünün ki, bir insan bir insanı aldattığı zaman bu dünyanın her yerinde "aynı anlama gelen" bir şeydir. Ben size, ortak arkadaşlarımız olan Ali ve Ayşe arasındaki hikayeyi anlatırsam buna geliştireceğiniz algı ile, tanımadığınız Berk ve Selin'in hikayesine göstereceğiniz algı farklı olur. Ali'lerin neden bu hale geldiğini enine boyuna konuşabilecek durumdayken, Berk'ler konusunda bir fikir öne süremezsiniz.

İşte ben de, Ticaret Kanunu'na bir şey diyemiyorum. Anlatılan hikayelerin temeli, sözleşmeye aykırılık, haksız fiil, ifa imkansızlığı, borçlu veya alacaklı temerrüdü... Bunlar hep bildiğimiz şeyler. Ama genel kurul kim? Pay sahipliğiyle oy hakkı neden bu kadar faklı? Sadakat yükümünü biliyoruz, ama yönetim kurulu üyesi diye birini tanımıyorum ben, o nereden çıktı?

Mesela şu an önümde, TTK'nın şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerinden 202/2 var. Özetle diyor ki, bir paydaş bakımından genel kurul kararlarında hakimiyet kullanımından doğan bir zarar sözkonusuysa, o paydaşın (belli şartlarda) dava açma hakkı vardır.

Sonra şartlardan bahsetmiş. Bu şartların "özü," kusur, zarar ve illiyet bağı.

E hacı haksız fiil bu? Ama görünme şekli değişik.

Yani aslında dön dolaş, her şeyde aynı yere geliyoruz. Makyajını silince, Melis'in altından da bildiğimiz Hafize çıkıyor. Ama işte o fondöten katmanı biraz yoğun, bu tanışıklığı her zaman göremiyorsun.

Kübra Hoca, doktora öğrenciliğinin yüksek lisansa benzemediği konusunda beni uyarmıştı, ben de "anlıyorum, göze aldım" demiştim - nitekim bu konuda fikrim değişmiş değil. Ama gerçekten zormuş, ben bugün bunu gördüm.

*
(Başlık, Av. Faruk Erem'in "Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar" sözünün kendisine ayıp edilmiş halidir. Üstadın anısına saygıyla.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder