2 Nisan 2012 Pazartesi

Radikal'in akşam baskısı

Efendim saygılar,

Uzun bir aradan sonra, yeni bir Radikal'le yine karşınızdayız...

Bu süre içinde hiç özet geçmedim, çünkü doğru düzgün gazete okumadım. Gündemden haberimiz illa ki oluyor, olan biteni sağdan soldan takip etmekte bir şey yok. Fakat gazete okumak konusunda da, okusam bile yazmak konusunda da feci tembellik ettim.

Sonra, her şeyden olduğu gibi, tembellikten de sıkıldım. Evet çabuk sıkılırım ve bunun sonucu olarak "sıkılmaktan" da sıkılırım; ki kendime dair en sevdiğim şeylerden de budur. Uzun süre bunalamıyorum.

Bundan sonra, eğer becerebilirsem, daha kısa ve daha sık yazayım diyorum. Sık yazmak hadi yine yapılabilir bir şey de, kısa yazmak konusunda ciddi şüphelerim var.

Bakıciiz... Başlayalım...

*
Ah, gazete okumaya dair en çok özlediğim şey, Pınar Öğünç köşesi...

Devletin "muhalefeti yönlendirme" politikası, hiçbir zaman tek taraflı olmadı. Terörle Mücadele Kanunu diyince bizim aklımıza hep PKK geldi ama, bu kanun İBDA-C'li için de vardı.(Bu arada belirteyim, devletin gücünü kime ne kadar kullandığını tartışmıyorum burada. Şimdi sanki bir tarafı "abartmakla" itham ediyor gibi görünmeyeyim.)

Pınar Öğünç bugün, vicdani ret ve TMK mağduru Kürt çocuklar meselelerini, İBDA-C'lilikten yargılanıp, 14 yaşında üstünde Miki Fare tişörtüyle duruşmaya çıkıp on yıl içeride kalan Yakup Köse'yi anlatarak yazmış. Bunları bilelim. Yakup Köse "birbirimizi ötekileştirmeyelim, poşu davasının tekrar yaşanmasını istemiyoruz" diyorsa, biz ülke olarak ancak "zulüm" ekseninde birleşebiliyoruz demektir. Gerçi buna da şükür.

*
Yenikapı'da 8500 yıllık ayak izleri bulunmuş. İzlerin "törensel bir toplanmaya" ilişkin olduğu düşünülüyormuş.

İster misiniz 1 Mayıs neolitik döneme uzanıyor olsun?

*
Dün akşam tüm dünyada iki milyar kişi, iklim değişikliğine dikkat çekmek için, bir saatliğine ışıklarını kapatmış. Boğaz Köprüsü, Kızkulesi, Galata Kulesi filan da kapanmış hep.

Elektrik tasarrufu bakımından iyi fikir. Yoksa, şu devirde hala nükleer santral yapan bir devletin çevresel duyarlılıkları olduğuna inanmıyorum.

*
Şeker hastası bir kızcağızı, karnında takılı olması gereken alet yüzünden YGS'ye almamışlar.

Var ya, üniversiteye girişte merkezi sınava sırf bu yüzden bile karşı olabilirim. Bi bıkmadınız insanları "formalize" etmekten. Bak işte kız sınava giremedi, bu kafayla seneye filan da giremeyecek.

Hah bu arkadaşımız sınava girer, okulunu okur ve neticede iş bulamazsa, artık Sayın Bakanımız "Şeker hastasısın, seni sınava almışız..." filan der artık.

*
"Eğitim reformu yapan iktidar, buna karşı çıkan eğitimcileri dövdü" - Özgür Mumcu.

Kendisi hakkındaki düşüncelerimi biliyorsunuz. Tekrar etmeyeyim, ayıp artık.
Vaktiyle çok söyledim, hatta aşkımı Sözlük'lerden de duyurdum, gerçi nik'imi bilmediğinden buradaki itiraflarımla bağdaştıramadı zaar... Neyse zaten geçti artık, o kadar naz yapmayacaktın Özgürcüm. Ararım ben seni.

*
YGS'de kopyaya karşı acayip sıkı önlemler alınmış.
En azından toplu iğne ucu kadar kadar güven verseydiniz iyiydi...

Çarşaflı bir aday, sınav öncesi sıkı sıkı aranmış.
Naptınız, koca çarşafı ters yüz mü ettiniz? Hayır yani ne kadar aranabilir o kıyafet Allahını seversen ya. Bi de (fotoğrafa göre) dış mekanda yapılıyor arama, kadına "çıkar" da diyemezsin. Tak kulaklığı gir ablam sen, bi'şey olmaz, sana helal.

Lan durduk yerde ayrımcı yapıyorlar adamı, al işte merkezi sınava işte bu yüzden de karşıyım. İlla ötekileştiricez. "Kimden ötürü haaa, kimden ötürü?"

*
Al işte bak, 18 yaşında başka bir kızcağız sınav heyecanından kalp krizi geçirmiş.
Sen bu insana bu kadar stresi yaşattıktan sonra, o çarşaflı insanı sınava alamazsın kardeşim. Ben nereden bileyim onun kulağında ne var?

Hem bak bu vefat eden kız da sabah namaz filan kılmış, yani "tinerci" değil. He n'oldu şimdi, birini doğru düzgün aramıyorsun bile, ama öbürü senin yüzünden hayatını kaybediyor? Bunu ne yapacağız?

*
Ezgi Başaran'a sinir oluyorum, o yüzden yaptığı röportajı da okumadım.
Bu konuda sizi yetkili kişiye aktarıyorum lütfen ayrılmayın: http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=ezgi+ba%C5%9Faran+usul%C3%BC+tetik%C3%A7i+r%C3%B6portajc%C4%B1l%C4%B1k&a=sr&kw=ba%C5%9Faran%2A&au=kunta+kinte

Yalnız entry'nin yazarından muvafakat almadım henüz, her an silebilirim, çabuk okuyun bence.

*
Eski eşine tornavidayla saldıran dallama hakkında on yıl hapis kararı çıkmış.
Evet adama dallama demiş olmam hakarete giriyor ama sorun değil.

Yalnız Filiz Abla'nın, yani aslında şiddet mağduru olan tüm kadınların koruma istediklerinde başına gelenleri herkesin bilmesine fayda var...

Öncelikle, aynı evde yaşadığın adamı polise şikayet edemiyorsun. Sonra o eve döndüğünde neler olabileceğini havsalan almıyor çünkü.
Neyse, boşanma davan sürerken adam yolunu kesince polise tekrar gittiğinde bu kez şöyle denecek, hazırlıklı ol: "Biz herkese koruma veremeyiz, hem sen boşanmışsın."
Derken bir gün size koruma verilebilir tabii, mümkün. Eski eşiniz tutuklandıktan sonra ama.
En nihayet, adam hapse girer, siz işinize dönersiniz, fakat bu kez de dükkanınıza kimse gelmez gitmez olur.

Allah kolaylık versin.
Sonra Başbakanımız diyor ki, "Evlenmeyen tipler var." Sayın Başbakan, benim o tip, buyrun benimle konuşun isterseniz?

*
Kadın konukevleri için yeni bir tasarı gündemdeymiş.

İyi görünüyor, linkini bulamadım bulunca eklerim. Yalnız ben hiç kadın konukevi görmedim, Sezer'den duyduğuma göre insan yeri değilmiş oralar.
Arkadaş, sen kadına kaçtığı evi aratırsan olmaz o iş. Artı, bu kadınların konuk olması tabii ki gerekli, ama bu işin bir "tecrite" dönmemesi için de bir şeyler yapıldığını görmek ister insan.

Asgari ücretin otuzda biri kadar günlük ödeme yapılacakmış, evet çok güzel. Ama sen bu kadını hayata nasıl karıştıracaksın, çocuğunu okutmasını nasıl sağlayacaksın, dışarı adımını atar atmaz geri dönmesine sebep olan korkuyu nasıl kaldıracaksın?

Lütfen bunları da konuşalım.
Uzaydan gelmiş acayip yaratıklar değil bu kadınlar, insan.

*
Emekli Astaubaylar Derneği şube başkanlarından Mecdi Cengiz, Cengiz Aksakal'ın işkencede öldürüldüğü sırada izindeymiş.

Biriniz de "o sırada" işinizin başında olun arkadaşım, ben mi yaptım o kadar işkenceyi daha portakalda vitaminken?

*
"...Baktı etti, dedi ki 'Bak kızım, sana rica ediyorum, burada bağırma sabahtan.' Beni konuşturuyor; meğer o orada can veriyor da beni konuşturuyor..." - Cengiz Aksakal'ın eşi Teren Aksakal'dan dinlediniz.

*
Darbe davası 4 Nisan'da, yani Çarşamba günü başlıyormuş.

Conan Evren, eğer yarın ölmezse bu davadan beraat edeceğini bildiğindendir.

*
Dün Ankara'da öğrenciler, YGS protestosunda "barikatı aşacağız" diyerek polise koşmuş. Polis tam copu hazırlarken de "1 Nisan" pankartı açmışlar, bak sen haylazlara ya canlarım.

"Ben senin barikatına koşar mıyım, Milli Eğitim Bakanlığı'na yürür müyüm hiç Güzel Abim... Şakacıktan bunlar hep."

Vay arkadaş, memleketteki şaka anlayışına bak.

*
Sevgili Aysel Tuğluk, n'apıyosunuz afedersiniz?

Bu "Muhatap Öcalan'dır" olayının suyu çıkmadı mı sizce de ya? Neyse önce olayı söyleyeyim, Beşir Atalay "Kürt meselesinde muhatap yok" demiş de, Sayın Tuğluk da "Muhatap Öcalan'dır" demiş.

Şimdi bakın Aysel Hanım, sizin kendinize kimi önder seçtiğiniz kimseyi ilgilendirmez. Ama siz demokrat olduğunu iddia eden, hatta Demokratik Toplum Kongresi adındaki bir oluşumun eşbaşkanlığını yürüten biriyken, bir halkın meselesinin muhatabı olarak nasıl bir kişiyi gösterirsiniz? Kavramlarınız bu kadar mı karıştı?

Siz eğer muhatap olarak kendi halkınızı değil tek bir adamı gösterirseniz, o adam kim olursa olsun, sizin hareketten bi cacık olmaz. Olacağı ve olmuşu nedir, hükümetin sizin oralara beyaz eşya filan götürüp oylarınızın yarısını almasıdır. Aferim. Yiyin birbirinizi. Sinirlendim ya.

La olm bunu diyen insanın, en azılı ulusalcıdan ve en ateşli cemaatçiden ne farkı var Allahını seversen ya? Hepsi tek adamcı işte. Dünya tarihinde 3-4 adamı toplayıp okey çevirttirsek her şey çözülürmüş meğer.

*
Anneler 4+4+4'e karşı dilekçe yağmuru başlatmış.

Radikal'in 16. sayfasında elim kadar bir haber. Altında icra ilanları var.
Canımsın Eyüp Can Sağlık.

*
Erdoğan, Esad'lı çözüm önerilerine hayır demiş.

Ya o değil de, belli yani Suriye'ye girilecek ve bizimkiler bir tezkere krizini daha kaldıramaz...
Nereye iltica etsek?

Valla kadın memesiyle ilgilenmiyorum da Biscolata erkeği dersen bi düşünürüm yani açıkçası, bilemedim.

*
Suriye'de muhaliflere silah milah bişeyler veriyolar, malum.

Ya bişey dicem, aynı şeyi bizim Doğu'dakilere yapanlara milletçek kin kusmuyor muyuz biz?
Şimdi nasıl birden muhalifsever olduk?

Hayır yani bir insan bunu nasıl görmez; sen resmen insanlara birbirini öldürmeleri için silah veriyosun ve bu yazdığım cümle hiçbir mecaz, hiçbir metafor içermiyor.Bildiğin, öldürme silahı. Kanınız donmuyorsa insan değilsiniz, bu kadar net söylüyorum.

*
Bir ailenin aylık doğalgaz faturası 33 lira zamlanmış.

Ben o ailenin faturasını tek başıma ödüyorum, çünkü o kombi tek kişiye de üç kişiye de aynı yanıyor.
Sakın bu devletin evlendirme politikası olmasın? "Fatura nasıl olsa aynı, evlen de bari masrafın bölünsün, kombinin yandığına değsin."

Ah, hükümetten ibretlik bir NLP örneği...

*
Bugünlük bu kadar.

Kısası bu kadar oldu, Allah uzunundan esirgesin...

*
Çok sevgiler,
Göksun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder