5 Temmuz 2013 Cuma

Basın İlan Kurumu'na şikayet dilekçesi örneği

Selam yeniden,

Basın İlan Kurumu'na Hasan Karakaya ile ilgili gönderilecek şikayet dilekçesini yazdım. Buraya dosya eklenip eklenmediğini bilmediğim için metni kopyalayıp yapıştırıyorum. Herhangi bir durumda, alıntılanan yerleri filan değiştirip metni somut olaya uygun hale getirerek buyrun tepe tepe kullanın.

BİK'e şikayetlerin sonucunda doğrudan yazara bir yaptırım uygulanmıyor. Fakat gazetenin birkaç gün reklam almamasına karar verilip gazetenin kendisinin maddi kayba uğraması sözkonusu oluyor.

KAV mail grubunda bu yazara karşı kullanılabilecek hukuk yollarını konuşurken, Tora (Pekin) "Bir gazeteyi hukuka uygun yapma yoluna zorlamak ile bir yazarı davalar yoluyla yazamaz hale getirmek arasında bir fark görüyor ve toplu dava açma fikrine sıcak bakmıyorum." fikrini belirtti. Son derece önemli bir ayrım bu, açıkçası ben bunu görememiştim. Dava fikrinden henüz vazgeçebilmiş değilim - ki zaten geçmesem ne fayda, açacak param yok - ama Tora'nın söylediğini gerçekten önemsiyorum.

Buyrun, BİK dilekçesi aşağıdaki gibidir - kopyala yapıştır yapınca biraz bozuk çıkıyor lütfen kusura bakmayın:

*

BASIN İLAN KURUMU YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA


Şikayet Dilekçesidir


Şikayetçi                    : ......................
                                   ..........................

Şikayet Edilen           : Yeni Akit Gazetesi
                                   Halkalı Cad. Siteler Sk. No.19 Bağcılar İstanbul

Konu                          : Şikayet edilen gazetede Hasan Karakaya imzasıyla 01/07/2013 ve 02/07/2013 tarihlerinde yayınlanmış olup www.yeniakit.com adresli sitede halen ulaşılabilir durumda olan yazıların şikayet edilmesi ve gazete hakkında yaptırım kararı verilmesi talebidir.

Açıklamalar               :


1.      Somut Olayın Özeti

Şikayet edilen gazetenin 01/07/2013 tarihli nüshasında, Hasan Karakaya’ya ait olan köşede “Türkiye, Brezilya, Mısır… Her Soruya Bir Cevabım Var!” başlıklı yazı yayınlanmıştır.

Anılan yazıda, 31 Mayıs 2013 günü başlayan Gezi Parkı eylemlerine katılan vatandaşlar hakkında aşağılayıcı ve hakaretamiz ifadeler kullanılmış olup, bu ifadelerin ulusal bir yayın organında kullanılmış olması son derece endişe vericidir.

Aynı yazar, aynı gazetede yer alan 02/07/2013 tarihli ve “Anaç Domuz ve Yavrularının Arasında Koyun Yaşar mı?” yazısında ise, bu kez Taksim’de bulunan tüm vatandaşlara ilişkin “manyak” ve “psikopat “ ifadeleri kullanmıştır.

Kullanılan ifadeler ve hukuka aykırılık sebepleri aşağıda açıklanmıştır. Görüleceği üzere, kurumunuzun 195 sy. Kanun’un 49. maddesi uyarınca şikayet edilen tarafa yaptırım uygulamasını talep etmek zorunlu hale gelmiştir.


2.      Şikayet Konusu İfadeler

01/07/2013 tarihli yazıda,

“Orası, “Tahrir” değil de, sanki “Taksim” meydanı... Çünkü Taksim’deki “embesiller” de aynı sloganı atıyorlardı;
“Taaayip istifa!”
Ulan “salak oğlu salak”lar;
Tayyip Erdoğan veya Mursi, ya da Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff istifa edince kim gelecek yerine?..
Ya “asker” gelecek,
Ya da “ara hükümet” kurulacak...”

Hem “Demokrasi” diyeceksin, hem “Demokratik tepki hakkımı kullanıyorum” diyeceksin, hem de polise taş ve molotof atarken yüzünü “maske” ile gizleyeceksin!..
Ulan “köpek oğlu köpek!”
Ulan pezevenk!..
Ulan kaltak!..
“Demokratik hak”ların “taş”larla, “mo-lotof”larla, “tabanca” ve “bıçak”larla istendiği nerede görülmüş?.
Hem saldırıyorsun, hem de “Anneee!.. Polis beni dövdü” diye ciyaklıyorsun!..
Polis niye dövdü seni?..
Nerede dövdü?..
“Çay bahçesi”nden dönerken mi dövdü, yoksa “kütüphane” veya “piknik”ten dönerken mi?..
Ulan, yolda yürüyen adamı polis niye dövsün, niye tazyikli su sıksın?.

01/07/2013 tarihli yazıda ise,

Ulan, “psikopat”ları öldürmeye kalksan, Taksim’de adam mı kalırdı?..
Hepsi manyak,
Hepsi psikopat!..

ifadeleri kullanılmıştır.


3.      Hukuka Aykırılık Sebepleri

Yukarıda alıntılanan birinci yazıda, hükümetin istifa etmesini isteyen insanların tamamının embesil ve salak olarak nitelendiği zaten izah gerektirmeyecek kadar açıktır. Hükümetin istifasını talep edip etmemek her kişinin kendi karar vereceği öznel bir karar olup, bu özelliği embesillik veya salaklıkla bağdaştırmak hukuken veya ahlaken açıklanamaz.

Embesil ve salak, gerek kullanım şekli gerekse Türk Dil Kurumu’nun verdiği anlamları itibariyle, hakaret ve aşağılama amaçlı kullanılan kelimelerdir. Hükümetin istifa etmesini veya hükümet yerine muhtelif yönetim birimlerinin kurulmasını talep etmek, yazarın kişisel siyasi görüşü ile elbette ki bağdaşmayabilir, fakat bu bağdaşmama halini aşağılayıcı bir dille ifade etmek hukuken korunmamalıdır. Aksinin kabulü, mevcut bir işleyişin sona ermesini isteyen veya bu işleyişten memnun olmayan hiçkimsenin akıl sağlığının yerine olmadığının da kabulünü gerektirir.  

Aynı yazıda, demokratik hak kullanımı esnasında yüzüne maske takmaya mecbur kalmış insanlara bu dilekçede tekrar etmekten bile kaçınılan birtakım hakaretlerde bulunulmuştur.

Her ne kadar hakaretlerin polise taş veya molotof atan kesime yönelik olduğu öne sürülebilecekse de,

-          Demokratik hak kullanımı, polise taş ve molotof atılmasıyla bağdaştırılmış ve haklarını kullanan insanlar sanki böyle eylemlerde bulunuyormuş gibi bir algı yaratılmıştır.

-          Gezi Parkı eylemlerinin polis tarafından ne şekilde bastırılmak istendiği, kanaatimizce tarafınızın da malumudur. Son derece yoğun olarak biber gazı kullanıldığı bilinmekte ve zaten ilgili idareler tarafından da teyit edilmektedir. Şu durumda, taş atsın ya da atmasın, hatta eyleme katılsın veya katılmasın, iş, konaklama, o bölgede yaşıyor olma ya da eyleme katılma sebeplerinden hangisiyle olursa olsun o an Taksim’de bulunan herkesin maske takmak zorunda olduğu açıktır. Bu itibarla, maske takan herkesi direkt olarak taş atma veya molotof atmayla ilişkilendirmek basın ahlak ilkelerine aykırı olduğu gibi, TCK anlamında suç isnadı da oluşturmaktadır.

-          Yazıda, polisin dövdüğü insanlardan sanki bu davranışı hak etmişler gibi söz edilmiştir. Öncelikle, polisin hiçbir hal ve şartta vatandaşı dövme hak veya yetkisinden söz edilemez. Polisin vatandaş üzerindeki fiziksel yetkisi, kanuni koşullara uymak kaydıyla yakalamaktan ibarettir.

Polisin hiçbir şekilde, kişi ister yazarın belirttiği gibi taş atmış ya da çay bahçesinden çıkmış olsun, vatandaşı dövme yetkisi asla yoktur ve olamaz. Yazıda ise, sanki eylemciyi dövmek polise verilmiş bir hak gibi gösterilmiş ve şiddet meşru kılınarak halkı bu şiddete özendiren bir dil kullanılmıştır.

Kaldı ki, asla kabul anlamına gelmemek üzere belirli insanlara şiddet gösterilebileceği düşünülse bile, polisin bu ayrımı nasıl yaptığının yazar tarafından izah edilmesi gerekir. Kişinin “suçlu” sıfatını edinmesi, ulusal ve ulusalüstü tüm hukuklarda kesinleşmiş bir yargı kararını gerektirir. Ortada değil karar, başlamış bir adli süreç bile yokken polisin insanlara şiddet uygulamasını meşru göstermek, en hafif ifadesiyle hukuksuzluğun yüceltilmesidir.

Şiddetin meşrulaştırılması konusunda son olarak söylenmelidir ki, anılan olaylara ilişkin pek çok video kaydı ve görüntü mevcuttur. Bu görüntü ve kayıtlarda, polisin elinde hiçbir suç unsuru bulunmayan ve hatta eyleme destek vermekte dahi olmayan insanlara da şiddet göstermiş olduğu sabittir. Yazıda ise, hem bu kişilere küfürler edilmiş ve suç isnadında bulunulmuş, hem de eyleme katılmış olsun ya da olmasın, bölgedeki insanlara kullanılan şiddet meşru gösterilmiştir.

-          Bu yazıyla ilgili bir diğer husus, ulusal yayın yapan bir organda halkın bir kesiminin aşağılanması ve birtakım küfürlerin açıkça ifade edilmiş olmasıdır. Bu durum basın ahlak ilkelerine tek başına aykırılık teşkil etmekte olup, konuya aşağıda ayrıca değinilecektir.

Şikayet konusu ikinci yazıda ise, yine hiçbir ayrım gözetilmeksizin, Taksim’de bulunan bütün insanların manyak ve psikopat olduğu son derece net olarak ifade edilmiştir. Tekrardan kaçınmak adına, kişileri yaftalamak ve itham etmek bağlamında yukarıdaki beyanlara atıf yapmakla yetinilmektedir.


4.      Şikayet Konusu İfadelerin 129 sy. Genel Kurul Kararı Kapsamında Değerlendirilmesi

195 sy. Kanun’un 49. maddesinde yer alan Basın Ahlak Esasları, 18/11/1994 tarihli ve 129 sy. Genel Kurul Kararı ile belirlenmiştir. Bu esaslar ilgili kararın 1. maddesinde 17 bent halinde sıralanmış olup, şikayet konusu yazılar 5 tanesini doğrudan ihlal eder niteliktedir.

129 sy. Genel Kurul Kararı’yle belirlenen ilkelerden,

-          md.1/1-c’ye aykırı olarak suçsuzluk ilkesi ihlal edilmiş,
-          md.1/1-e’ye aykırı olarak şiddet özendirilmiş ve meşru gösterilmiş,
-          md.1/1-h’ye aykırı olarak ahlaka aykırı yayın yapılmış,
-          md.1/1-ı’ya aykırı olarak aşağılayıcı sözcükler söylenmiş, hakaret edilmiş, sövülmüş, iftira ve haksız isnatta bulunulmuş,
-          md.1/1-k’ya aykırı olarak kişiler kınanmış, aşağılanmış, vicdan düşünce ve anlatım özgürlükleri hukuka aykırı şekilde sınırlanmış, sarsıcı veya incitici yayın yapılmıştır.

Hal böyle olunca, anılan yazılara ilişkin olarak kurumunuza başvurmak zorunlu hale gelmiştir.


Sonuç ve İstek           :

Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere, Yeni Akit gazetesinde yukarıda belirtilen tarih ve başlıklarla yayınlanmış ve www.yeniakit.com adresinden de hala ulaşılabilir olan yazılar sebebiyle, şikayet edilen Yeni Akit gazetesinin 195 sy. Kanun’un 49. maddesinde yer alan Basın Ahlak Esasları Hakkında Genel Kurul Kararı’nın md.1/1-c, e, h, ı ve k’ya aykırı yayın yaptığının kabulü ile şikayet edilen hakkında 49. maddede yazılı en ağır yaptırım kararının uygulanmasına karar verilmesini saygı ile talep ederim. 08/07/2013

Şikayetçi
.......................




1 yorum: