Basın İlan Kurumu'na Hasan Karakaya ile ilgili gönderilecek şikayet dilekçesini yazdım. Buraya dosya eklenip eklenmediğini bilmediğim için metni kopyalayıp yapıştırıyorum. Herhangi bir durumda, alıntılanan yerleri filan değiştirip metni somut olaya uygun hale getirerek buyrun tepe tepe kullanın.
BİK'e şikayetlerin sonucunda doğrudan yazara bir yaptırım uygulanmıyor. Fakat gazetenin birkaç gün reklam almamasına karar verilip gazetenin kendisinin maddi kayba uğraması sözkonusu oluyor.
KAV mail grubunda bu yazara karşı kullanılabilecek hukuk yollarını konuşurken, Tora (Pekin) "Bir gazeteyi hukuka uygun yapma yoluna zorlamak ile bir yazarı davalar yoluyla yazamaz hale getirmek arasında bir fark görüyor ve toplu dava açma fikrine sıcak bakmıyorum." fikrini belirtti. Son derece önemli bir ayrım bu, açıkçası ben bunu görememiştim. Dava fikrinden henüz vazgeçebilmiş değilim - ki zaten geçmesem ne fayda, açacak param yok - ama Tora'nın söylediğini gerçekten önemsiyorum.
Buyrun, BİK dilekçesi aşağıdaki gibidir - kopyala yapıştır yapınca biraz bozuk çıkıyor lütfen kusura bakmayın:
*
BASIN İLAN KURUMU YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA
Şikayet
Dilekçesidir
Şikayetçi : ......................
..........................
Şikayet
Edilen : Yeni Akit Gazetesi
Halkalı Cad.
Siteler Sk. No.19 Bağcılar İstanbul
Konu :
Şikayet
edilen gazetede Hasan Karakaya imzasıyla 01/07/2013 ve 02/07/2013 tarihlerinde yayınlanmış
olup www.yeniakit.com adresli sitede
halen ulaşılabilir durumda olan yazıların şikayet edilmesi ve gazete hakkında
yaptırım kararı verilmesi talebidir.
Açıklamalar :
1. Somut Olayın Özeti
Şikayet edilen
gazetenin 01/07/2013 tarihli nüshasında, Hasan Karakaya’ya ait olan köşede
“Türkiye, Brezilya, Mısır… Her Soruya Bir Cevabım Var!” başlıklı yazı
yayınlanmıştır.
Anılan yazıda, 31
Mayıs 2013 günü başlayan Gezi Parkı eylemlerine katılan vatandaşlar hakkında
aşağılayıcı ve hakaretamiz ifadeler kullanılmış olup, bu ifadelerin ulusal bir
yayın organında kullanılmış olması son derece endişe vericidir.
Aynı yazar, aynı
gazetede yer alan 02/07/2013 tarihli ve “Anaç Domuz ve Yavrularının Arasında
Koyun Yaşar mı?” yazısında ise, bu kez Taksim’de bulunan tüm vatandaşlara ilişkin
“manyak” ve “psikopat “ ifadeleri kullanmıştır.
Kullanılan
ifadeler ve hukuka aykırılık sebepleri aşağıda açıklanmıştır. Görüleceği üzere,
kurumunuzun 195 sy. Kanun’un 49. maddesi uyarınca şikayet edilen tarafa
yaptırım uygulamasını talep etmek zorunlu hale gelmiştir.
2. Şikayet Konusu İfadeler
01/07/2013
tarihli yazıda,
“Orası,
“Tahrir” değil de, sanki “Taksim” meydanı... Çünkü Taksim’deki “embesiller” de
aynı sloganı atıyorlardı;
“Taaayip istifa!”
Ulan “salak oğlu salak”lar;
Tayyip Erdoğan veya Mursi, ya da Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff istifa edince kim gelecek yerine?..
Ya “asker” gelecek,
Ya da “ara hükümet” kurulacak...”
“Taaayip istifa!”
Ulan “salak oğlu salak”lar;
Tayyip Erdoğan veya Mursi, ya da Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff istifa edince kim gelecek yerine?..
Ya “asker” gelecek,
Ya da “ara hükümet” kurulacak...”
…
Hem
“Demokrasi” diyeceksin, hem “Demokratik tepki hakkımı kullanıyorum” diyeceksin,
hem de polise taş ve molotof atarken yüzünü “maske” ile gizleyeceksin!..
Ulan
“köpek oğlu köpek!”
Ulan pezevenk!..
Ulan kaltak!..
“Demokratik hak”ların “taş”larla, “mo-lotof”larla, “tabanca” ve “bıçak”larla istendiği nerede görülmüş?.
Hem saldırıyorsun, hem de “Anneee!.. Polis beni dövdü” diye ciyaklıyorsun!..
Polis niye dövdü seni?..
Nerede dövdü?..
“Çay bahçesi”nden dönerken mi dövdü, yoksa “kütüphane” veya “piknik”ten dönerken mi?..
Ulan, yolda yürüyen adamı polis niye dövsün, niye tazyikli su sıksın?.
Ulan pezevenk!..
Ulan kaltak!..
“Demokratik hak”ların “taş”larla, “mo-lotof”larla, “tabanca” ve “bıçak”larla istendiği nerede görülmüş?.
Hem saldırıyorsun, hem de “Anneee!.. Polis beni dövdü” diye ciyaklıyorsun!..
Polis niye dövdü seni?..
Nerede dövdü?..
“Çay bahçesi”nden dönerken mi dövdü, yoksa “kütüphane” veya “piknik”ten dönerken mi?..
Ulan, yolda yürüyen adamı polis niye dövsün, niye tazyikli su sıksın?.
01/07/2013
tarihli yazıda ise,
Ulan,
“psikopat”ları öldürmeye kalksan, Taksim’de adam mı kalırdı?..
Hepsi manyak,
Hepsi psikopat!..
Hepsi manyak,
Hepsi psikopat!..
ifadeleri
kullanılmıştır.
3. Hukuka Aykırılık Sebepleri
Yukarıda
alıntılanan birinci yazıda, hükümetin istifa etmesini isteyen insanların
tamamının embesil ve salak olarak nitelendiği zaten izah gerektirmeyecek kadar
açıktır. Hükümetin istifasını talep edip etmemek her kişinin kendi karar
vereceği öznel bir karar olup, bu özelliği embesillik veya salaklıkla
bağdaştırmak hukuken veya ahlaken açıklanamaz.
Embesil ve
salak, gerek kullanım şekli gerekse Türk Dil Kurumu’nun verdiği anlamları
itibariyle, hakaret ve aşağılama amaçlı kullanılan kelimelerdir. Hükümetin istifa
etmesini veya hükümet yerine muhtelif yönetim birimlerinin kurulmasını talep
etmek, yazarın kişisel siyasi görüşü ile elbette ki bağdaşmayabilir, fakat bu
bağdaşmama halini aşağılayıcı bir dille ifade etmek hukuken korunmamalıdır. Aksinin
kabulü, mevcut bir işleyişin sona ermesini isteyen veya bu işleyişten memnun
olmayan hiçkimsenin akıl sağlığının yerine olmadığının da kabulünü gerektirir.
Aynı yazıda, demokratik
hak kullanımı esnasında yüzüne maske takmaya mecbur kalmış insanlara bu
dilekçede tekrar etmekten bile kaçınılan birtakım hakaretlerde bulunulmuştur.
Her ne kadar hakaretlerin
polise taş veya molotof atan kesime yönelik olduğu öne sürülebilecekse de,
-
Demokratik
hak kullanımı, polise taş ve molotof atılmasıyla bağdaştırılmış ve haklarını
kullanan insanlar sanki böyle eylemlerde bulunuyormuş gibi bir algı
yaratılmıştır.
-
Gezi
Parkı eylemlerinin polis tarafından ne şekilde bastırılmak istendiği,
kanaatimizce tarafınızın da malumudur. Son derece yoğun olarak biber gazı
kullanıldığı bilinmekte ve zaten ilgili idareler tarafından da teyit
edilmektedir. Şu durumda, taş atsın ya da atmasın, hatta eyleme katılsın veya
katılmasın, iş, konaklama, o bölgede yaşıyor olma ya da eyleme katılma
sebeplerinden hangisiyle olursa olsun o an Taksim’de bulunan herkesin maske
takmak zorunda olduğu açıktır. Bu itibarla, maske takan herkesi direkt olarak
taş atma veya molotof atmayla ilişkilendirmek basın ahlak ilkelerine aykırı
olduğu gibi, TCK anlamında suç isnadı da oluşturmaktadır.
-
Yazıda,
polisin dövdüğü insanlardan sanki bu davranışı hak etmişler gibi söz
edilmiştir. Öncelikle, polisin hiçbir hal ve şartta vatandaşı dövme hak veya
yetkisinden söz edilemez. Polisin vatandaş üzerindeki fiziksel yetkisi, kanuni
koşullara uymak kaydıyla yakalamaktan ibarettir.
Polisin hiçbir şekilde, kişi ister
yazarın belirttiği gibi taş atmış ya da çay bahçesinden çıkmış olsun, vatandaşı
dövme yetkisi asla yoktur ve olamaz. Yazıda ise, sanki eylemciyi dövmek polise
verilmiş bir hak gibi gösterilmiş ve şiddet meşru kılınarak halkı bu şiddete
özendiren bir dil kullanılmıştır.
Kaldı ki, asla kabul anlamına gelmemek
üzere belirli insanlara şiddet gösterilebileceği düşünülse bile, polisin bu
ayrımı nasıl yaptığının yazar tarafından izah edilmesi gerekir. Kişinin “suçlu”
sıfatını edinmesi, ulusal ve ulusalüstü tüm hukuklarda kesinleşmiş bir yargı
kararını gerektirir. Ortada değil karar, başlamış bir adli süreç bile yokken
polisin insanlara şiddet uygulamasını meşru göstermek, en hafif ifadesiyle hukuksuzluğun
yüceltilmesidir.
Şiddetin meşrulaştırılması konusunda son olarak
söylenmelidir ki, anılan olaylara ilişkin pek çok video kaydı ve görüntü
mevcuttur. Bu görüntü ve kayıtlarda, polisin elinde hiçbir suç unsuru
bulunmayan ve hatta eyleme destek vermekte dahi olmayan insanlara da şiddet
göstermiş olduğu sabittir. Yazıda ise, hem bu kişilere küfürler edilmiş ve suç
isnadında bulunulmuş, hem de eyleme katılmış olsun ya da olmasın, bölgedeki
insanlara kullanılan şiddet meşru gösterilmiştir.
-
Bu
yazıyla ilgili bir diğer husus, ulusal yayın yapan bir organda halkın bir
kesiminin aşağılanması ve birtakım küfürlerin açıkça ifade edilmiş olmasıdır.
Bu durum basın ahlak ilkelerine tek başına aykırılık teşkil etmekte olup,
konuya aşağıda ayrıca değinilecektir.
Şikayet konusu
ikinci yazıda ise, yine hiçbir ayrım gözetilmeksizin, Taksim’de bulunan bütün insanların
manyak ve psikopat olduğu son derece net olarak ifade edilmiştir. Tekrardan
kaçınmak adına, kişileri yaftalamak ve itham etmek bağlamında yukarıdaki
beyanlara atıf yapmakla yetinilmektedir.
4. Şikayet Konusu İfadelerin 129 sy. Genel Kurul Kararı
Kapsamında Değerlendirilmesi
195 sy. Kanun’un
49. maddesinde yer alan Basın Ahlak Esasları, 18/11/1994 tarihli ve 129 sy. Genel
Kurul Kararı ile belirlenmiştir. Bu esaslar ilgili kararın 1. maddesinde 17
bent halinde sıralanmış olup, şikayet konusu yazılar 5 tanesini doğrudan ihlal
eder niteliktedir.
129 sy. Genel
Kurul Kararı’yle belirlenen ilkelerden,
-
md.1/1-c’ye
aykırı olarak suçsuzluk ilkesi ihlal edilmiş,
-
md.1/1-e’ye
aykırı olarak şiddet özendirilmiş ve meşru gösterilmiş,
-
md.1/1-h’ye
aykırı olarak ahlaka aykırı yayın yapılmış,
-
md.1/1-ı’ya
aykırı olarak aşağılayıcı sözcükler söylenmiş, hakaret edilmiş, sövülmüş,
iftira ve haksız isnatta bulunulmuş,
-
md.1/1-k’ya
aykırı olarak kişiler kınanmış, aşağılanmış, vicdan düşünce ve anlatım
özgürlükleri hukuka aykırı şekilde sınırlanmış, sarsıcı veya incitici yayın
yapılmıştır.
Hal böyle
olunca, anılan yazılara ilişkin olarak kurumunuza başvurmak zorunlu hale
gelmiştir.
Sonuç ve İstek :
Yukarıda
gerekçesi açıklandığı üzere, Yeni Akit gazetesinde yukarıda belirtilen tarih ve
başlıklarla yayınlanmış ve www.yeniakit.com adresinden de
hala ulaşılabilir olan yazılar sebebiyle, şikayet edilen Yeni Akit gazetesinin 195
sy. Kanun’un 49. maddesinde yer alan Basın Ahlak Esasları Hakkında Genel Kurul
Kararı’nın md.1/1-c, e, h, ı ve k’ya aykırı yayın yaptığının kabulü ile şikayet
edilen hakkında 49. maddede yazılı en ağır yaptırım kararının uygulanmasına
karar verilmesini saygı ile talep ederim. 08/07/2013
Şikayetçi
.......................
Çöp gazete
YanıtlaSil