19 Haziran 2013 Çarşamba

Abdurrahman Dili-ne?

Selam herkese,

İçinde bulunduğum mail gruplarından biri, hepsini tanımıyorum ama gelen maillerden gördüğüm kadarıyla sağ eğilimli. Bazen saç baş yolduracak söylemler geliyor ama liseden beri içindeyim ve bu grubu, "o tarafı da" bilmek adına önemsiyorum.

Bugün, Abdurrahman Dilipak'ın aşağıdaki yazısı geldi. Ben de, yazının aşağısında bulabileceğiniz cevabı yazdım.

Önce Dilipak'ın yazısını okutup sinirlerinizi kaldırdığım için lütfen kusura bakmayın, kronoloji bunu gerektiriyor.

"
Made In USA!
19 Haziran 2013 Çarşamba 00:07
,
Oyun bitti! Deşifre oldular.. Sureti haktan gözükerek, ağuyu altın tas içinde ve bala karıştırıp sundular, yeşil maskeleri vardı, ağaç bahaneydi!
“İşaret aldıkları yer” belli idi. NEOCON’lar, MOSSAD, MUHABERAT vd!
Media sponsorları belli idi, CNN, BBC, REUTER.. BILD! Yani ABD, İngiltere, Fransa ve tabii onların işgali altındaki Almanya. Yangına körükle gitmeye hazır işbirlikçiler: MOSSAD ve

MUHABERAT!

Kanaat önderlerimize hatırlatırım; ABD’nin dostluğuna güvenip iş tutan işadamlarımıza, ABD dindarlar için bugünden sonra pek de güvenli bir yer değil.. ABD’de Neoconlar ve ılımlı İslamcıları destekleyenler kendi aralarında kavgalı.. Ilımlı Islamcılık, onlar lehine yeteri kadar başarılı değil.. Ellerinde Kur’an-ı Kerim’i taşıdıkları sürece ve MÜSLÜMAN kimliği ÜMMET AİDİYETİ, bütün planları boşa çıkarıyor. Ilımlı İslam politikası yeniden gözden geçirilebilir. Bunu herkese söylüyorum aslında.. Onların dostları yok, çıkarları var. Tarih bunun acı örnekleri ile doludur.. Bugünki Ergenekoncular da dünki dostları idi.. Bugün değiştirmek istedikleri Ortadoğu denilen bölgedeki birçok yönetim de ABD’nin eski dostu idi. Suudi kralı da bu dostluğa güvenmesin, Kuveyt de..
Ha! ABD’de herkes mi böyle. Hiçbir halk, hiçbir ırk, hiçbir coğrafyada yaşayan insanlar topyekun iyi ya da kötü olamaz.. Elbette her yerde akıl, hikmet ve vicdan sahibi insanlar vardır. Ama her toplulukta nefsini şeytana satmış birileri de vardır.. Hanif gelenekte bunun sayısız örneğini bulmak mümkün. Bunların yerli işbirlikçileri de belli oldu. Yeni beşli çete kendini dışa vurdu: DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB..
Kripto CHP’lilerin öfkeleri akıllarından büyük olduğu için, yangına körükle gider gibi, yokuşaşağı koşar gibi gittiler. Onlar bu iş bitti, sıra bizde diye aşkla, heyecanla koyuldular işe.. Aslında geri durmaları gerekiyordu, ama kılavuzları Kılıçdaroğlu olunca. Marksistlerin de hemen öyle bayrakları ile meydana çıkmamaları gerekiyordu ama, çıktılar işte!
Sermaye olarak KOÇ ve onunla hareket eden grub deşifre oldu.. Aydın Doğan Mediası da.. Onları bu eylemi nihai bir darbe olarak görüyordu. Bu iş bu kadar sürmeyecekti. Erdoğan’a diz çöktürecekler, teslim alacaklardı.. Onun yerini dolduracak bugün için biri yok, bunu biliyorlar. Onu teslim almaktı niyetleri. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı..
Hatay/Reyhanlı’dan önce bomba Ankara’da patlatılacaktı. Bir cuma çıkışı Kocatepe’de.. İstanbul bu işin ikinci etabı idi. Neocon amcalar plan tatbikatını öyle yapmışlardı. Taksim uygun bir yerdi. Sol ve militan grublar değil, sivil, herkesin kolayca katılacağı sivil bağımsız grublar öne sürülecekti.. Houston ve Washington planı böyle hazırlandı.. Plan çalışmasına Türkiye’den de özel adamlar katıldılar ve plan uygulamaya kondu..
Bakın, bu eylemcilerden, arkadan gelip konvoya katılanlar, şimdi verilen zararın tazmini konusunda kendilerinin suçlanacağı korkusu ile bu saatten sonra yeşili filan düşündükleri yok, kendi paçalarını nasıl kurtaracaklar onun hesabındalar. Bu işin yargı konusu yapılmaması peşinde olacaklar..
Hükümetin elinde dehşetli bilgiler ve belgeler var.. Türkiye bu toplumsal anomaliden kurtulabilmesi için tarihi bir fırsat elde etti.
Media temizlenecek. Riba lobisi, Borsa spekülatörlerinin de bu işten canı yanacak.. Derin devletin örtülü KİT’i hükmündeki kimi holdinglerin de kapısı çalınacak. Yabancı ülkelerin istihbarat örgütlerinin 6. Kol faaliyetinin itibar ajanları gibi faaliyet gösteren kimi sivil görünümlü derneklerin de hesabı görülecek.. Onların kim olduklarını kendileri bilir bilmesine de, twitter, facebook’a bakın zaten onlar bu süreçte kendilerini deşifre ettiler. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, STK, Bürokrasi içindeki trojanlar deşifre oldular..
Gelinen noktadaki sonuç şu: Bu durum Erdoğan’ın 2. Baharıdır.. Sureti haktan görünenler ise Gezi’de harakiri yaptılar.. Yerel seçimlerin sonuçları ise şimdiden belli.. Tosya’ya pirince giderken birileri evdeki bulgurdan da olacak! Birileri, bu iş bitti düşüncesi ile yeni dönemde kimin yanında duracağını hesaplamaya başlamıştı sanki. Korkaklar, hainler, işbirlikçiler, hepsi ortaya çıktı.. Dün Koç’la kol kola girip, ABD ile Erdoğan sonrasının pazarlığına girişenler, şimdi ne yapacaklar.. Gezi ne muhteşem bir misyon üstlendi, maskeler fora edildi. Kim kimdir artık her şey çok daha net biliniyor.. Kim kimin sesi daha iyi anlaşılıyor.. Gezi Türkiye için pahalı ve iyi bir ders oldu. Ve Allah tuzak kazanların tuzağını başlarına geçirdi. Bizim için şer gibi gelen bir şeyin nasıl hayra dönüştüğünü gördük!
Birileri hâlâ, söz ve eylemleri ile aleyhlerinde hazırlanacak iddianameye kanıt üretmeye çalışan karakterler olarak görevleri başındalar. Twitter ve internet üzerinden telsiz haberleşmesi bir darbe girişiminin canlı tanıklığına dönüştü. Twitter artık eylemcilerin korkulu rüyası olacak gibi.. Divan oteli, eylemlerin logistik üssü, karargah merkezi, yabancı ajanların irtibat merkezi olarak görev yaptı mı, bu arada, soruşturmaların sonunda onu da öğreneceğiz.
Ergenekon ve Balyozdan daha büyük, 28 Şubat kadar büyük yeni bir dava, eşikte. Değil öldürmek, yakmak, yıkmak, kim kimin gömleğinin düğmesini kopartsak, haksız yere, hesabını vermeli.. Ama önce gerçek ortaya çıksın. Aramızdaki sanatçı, işadamı, gazeteci çevreci, insan hakları savunucusu geçinen ajan provokatörler deşifre oldu. Twitter bunu da başardı. Birileri ne kadar kolay bir şekilde bir Amerikan planının basit figüranları haline gelebildiler.. Şimdi herkes bir gözü ile dışarıya bakarken, öteki gözü ile kendi içine bakması gerek. Sağı-solu, Alevisi-Sünnisi, çevrecisi..
Erdoğan’ın İstanbul’da 1.250.000 kişi olduğu tahmin edilen mitingi, ardından 250.000 kişinin katıldığı stadiumdaki Türkçe olimpiyatlarındaki konuşması ve devam edecek kitlesel toplantılar, Türkiye’de yeni bir dönemin başladığını gösteriyor..
Yeni ultra postmodern darbe girişimi, yeni bir ihya ve inşa hareketine toparlanmaya, vesile olacağa benziyor.. Evdeki hesapları çarşıya uymadı. Selâm ve dua ile.."

**

Bu da benimki:

"Kanaat önderlerimize hatırlatırım; ABD’nin dostluğuna güvenip iş tutan işadamlarımıza, ABD dindarlar için bugünden sonra pek de güvenli bir yer değil.. " diyenden, ki bence zaten ABD hiçbir zaman müttefikimiz olmamalıydı o başka bir mesele, işlerin neden bu hale geldiğini uzun ve tutarlı bir şekilde açıklamasını beklerim. Çok iyiydiniz, hayırdır?

"Hatay/Reyhanlı’dan önce bomba Ankara’da patlatılacaktı." cümlesini kuran birinden, bu bombayı kimin patlattığını delilleriyle ve kaynaklarıyla ortaya koymasını beklerim.

"Yeni beşli çete kendini dışa vurdu: DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB.." diyen birinden, sendika ve meslek odası kavramına bakışını ve bu konudaki kendi öngörülerini ifade etmesini beklerim.

"Aydın Doğan Mediası da.. " diyen birinden öncelikle "medya" demesini, sonra adı geçen medyanın RTE'nin sözünden ne şekilde çıktığını göstermesini isterim.

"Plan çalışmasına Türkiye’den de özel adamlar katıldılar ve plan uygulamaya kondu.." diyenden, "Ha yani çadırları yakanlar ajan mıydı, o zaman neden bunu 20 gün önce deşifre etmediniz de polisi bizim üzerimize saldınız?" sorusuna cevap vermesini şiddetle isterim.

"Hükümetin elinde dehşetli bilgiler ve belgeler var.. Türkiye bu toplumsal anomaliden kurtulabilmesi için tarihi bir fırsat elde etti." diyenden, bu belgelerin en azından niteliğinin ve kaynağının ifşasını isterim. Camide de grup seks yapmıştık (!) hatırlarsanız, görüntüleri vardı, ne oldu ona?

"Twitter ve internet üzerinden telsiz haberleşmesi bir darbe girişiminin canlı tanıklığına dönüştü. " diyenden, okunan beş milyar (?) tweet'ten nasıl bir darbe planı çıktığını açıklamasını beklerim. Ben size söyleyeyim, o tweet'lerde "Orada TOMA var dikkat, şurada plastik mermi kullanıyorlar, deniz gözlüğü olanı alıyorlamış ona göre, dostum eve dön bunlar bizi öldürmeye çıkmış" gibi şeyler vardı.

"Değil öldürmek, yakmak, yıkmak, kim kimin gömleğinin düğmesini kopartsak, haksız yere, hesabını vermeli.." diyenden, insanların kafasına nişan alan, dört kişiyi öldüren, Mustafa Sarı'nın ölmesine sebep olan kaza ortamını yaratan, 10 küsür kişinin gözünü kaybetmesine sebep olan, sayısını bilmediğim kadar ağır yaralı hale getiren, binlercesini yaralayan polisin ve onların emir verenlerinin ifşasını ve yargılanmalarının desteklemesini beklerim.

"Erdoğan’ın İstanbul’da 1.250.000 kişi olduğu tahmin edilen mitingi," ASHAHDHAHDHF öncelikle buna her şekilde gülerim. Sonra buna inanan kişiden Kazlıçeşme Meydanı'na, hadi 1.250.000 de değil, 1.000.000 kişiyi sığdırmasını içtenlikle ve bütün kalbimle isterim. Yok öyle bir dünya. Ayrıca o stadyum da 80 bin kişilik.

Ayrıca o logistik değil lojistik, ABD'ye bayrak açmışken dili buna uydurmamak komik görünüyor.

Ben tartışmaya girmek istemedikçe, inanılmaz şeyler olmaya devam ediyor ve konuşmadan duramıyorum. Şu an bu ortamın tek çapulcu/terörist/ajan-provokatör/dış mihrak/ruhunu satmış darbecisi sanırım benim. Bir piyanonun bile gözaltına alındığı memlekette benim terörist olmamdan daha doğal bir şey bulmak zor.

Fakat bunları söylemem gerek, çünkü "sokak" sırça fanuslardan göründüğü gibi, "gerçek budur" diye gözünüze sokulduğu ve sizin de büyük bir hevesle kabullendiğiniz gibi değil. "Provokatörlük faaliyetime" alet olmak istemiyorsanız gruptan çıkarılabilirim sorun değil. (Lisede dahil olduğun gruptan doktorada çıkarılacağını düşünmek, yaşasın hayatımızın son on yılı.) Ama siz "öteki tarafla" irtibatınızı koparmış olursunuz. Gerçi öyle bir kopuş sizin için ne kadar önemli, o ayrı mesele.

Ben artık derin bir sessizliğe gömülüyorum; tamamen kendimi korumak için. Daha çok işim var, "darbe" (!) yapacağım.

Aşkın gözü ne kadar da kör.

*

Saygılar,
Göksun.

2 yorum:

  1. Konuyla alakasız bir şey soracaktım, şu konu hakkında ne düşünüyorsunuz:

    http://www.sabah.com.tr/Yasam/2013/06/21/cinayetin-tek-delili-kbuslar

    İtiraf var, delil yok, ceza onanmış.

    YanıtlaSil
  2. bana çok anlamlı gelmedi. yani ceza yargısında ikrar, tek başına gerekçe olmaz.
    adamın ifadesine, mütalaaya, dosya kapsamına filan bakmak lazım. sadece "ben yaptım" demekten ibaret bir ikrar varsa, buna rağmen hüküm verilmesi akla başka şeyler getirir.

    YanıtlaSil