14 Eylül 2012 Cuma

Survivor Tellioğulları & Seferoğulları

Eveet, gelelim baro seçimlerine...

Bu seçimlerde, öncekiler kadar çalışmıyorum. Bu konuda konuşma hakkımı atiye bırakıp, şimdi Önce İlke ile biraz dalga geçeceğim izninizle...

Bu ilke öncüleri, biliyoruz ki önce kendi içlerindeki ilkeler bakımından derin paradoksların içindeler. Hadi geçen sene birbirlerini ikna edemeyip iki grup halinde çıktılar, "dönemsel bir krizdir, tasvip etmeyiz ama insanlık hali" deyip geçtik. (Şahsen ben bu geçiş esnasında bayağı bir eğlendim.) Fakat yıl olmuş 2012, bunlar hala anlaşamıyor... Yine iki liste, yine iki aday. Gerçi kesin görünen tek şey yine iki ayrı liste olacağı, ama olsun.

Sayın ilkeciler, sizin aynı önceliği tanıyıp da birbirinden üstün tuttuğunuz ilkeler hangileri tam olarak? Bir açıklasanız, çünkü bizim kafamız çok karıştı.

Ulus-devlet, laiklik, her Türk'ün asker doğması ve zaten herkesin de Türk olması gibi konularda hemfikirsiniz bildiğimiz kadarıyla. Televizyonlara kimin çıkacağı konusunu da Ümit Başgan sizin için çözdü sağolsun, bugün hangi kanalı açsak başganımız Orta Asya vadilerinin demir dağlarını balyozlarla döverken görünüyor. Burada bir sıkıntı yok, canlı yayına bağlanıp "hayır o ilke öyle değil" dediğinizi duymadık şimdiye kadar. Kaldı ki, ilkelerinizin "size kadar" olduğunu, "öteki" meslektaşlarınız yargılanırken sesinizi çıkarmayıp, ucu size dokunan işlerde ise feryadı koparmanızdan açıkça anlıyoruz.

Diyorum ki, acaba sorun, benim yukarıda bahsedip çözüldüğünü zannettiğim şu televizyona kimin çıkacağı sorunu mudur? Ya da belki Sn. Muammer Aydın destekçileri, başkanlık koltuğuna nispeten genç ve adliyeye de fotoğraf vermek için gitmekte olan birinin değil, saymanlığı döneminde birtakım söylentiler dolaşmış bulunan ve adliyeye fotoğraf vermek için de gitmeyen birinin daha uygun olduğunu düşünüyor olabilirler. Hatta belki de, kolormatik gözlüksüz başkan olmaz olsun. İlkeyse bu da ilke.

Siz benim hakkında olur olmaz atıp tuttuğuma bakmayın, ben aslında demokrasiyi (bir kavram olarak) severim. Siz de sevdiğinizi söylüyorsunuz. Tamam mesela bu da bir ilke, çok güzel. Yalnız sizinki "severken öldürmek" olmuş gibi biraz; zira "herkes fikrini söylesin" demek "herkes grup içinde kendi hizbini yaratsın" anlamına gelmiyor aslında. Demokrasi anarşizme değil ortak akla ulaşmak için icat edilmiş bir fikir - yani mucidi ben değilim tabii ama bence kendisi de böyle düşünmüştür.

Tutarsızlıklarınızdan en beğendiğinizi seçip bana açıklarsanız, gerisini ben sizin için meşrulaştırırım. Siz bir adım gelin, koşmayan namert.

Yalnız bunlar dün çok komik bir şey yaptı tamam mı, insan içinde olmasam basacaktım kahkahayı. Numarayı göstermeksizin "ONCE ILKE" ismiyle sms göndermişler, diyorlar ki "Sayın Meslektaşım 15 Eylül Ctesi Tarık Zafer Tunaya da yapılacağı belirtilen seçimin bizimle ve gurubumuzla bir ilgisi bulunmamaktadır.Av.Dr.Ümit Kocasakal"

İmla hatalarının hiçbirini üstlenmiyorum. Ama ben böyle bir metnin altında adımın yazılmasını istemezdim. Hem imla, hem de içerik olarak.

Yurttaşlarım ilkeliler ve akademinin değerli üyeleri, "gurubumuzla ilgisi yoktur" diyorsanız, o zaman bölünün efendi gibi? Bu inat nedir, savunduğunuz darbecilerle "folie a deux" mü oldunuz? Sen Önce İlke'sin de diğerleri kim, bu kediyse et nerede, yoksa et zaten kalmamış kedi de çoktan kaçmış mıydı? Kaldı ki, Önce İlke çatısı altında biri kalkıp da "bizimle alakası yok" diyecekse bu size düşmez canlarım, tamam seçim kazanmış olabilirsiniz ama bu dağdan gelip bağdakini kovmakta olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor.

(Yazarın notu: "Dağdan gelip bağdakini kovmak" deyiminden de nasıl tiksindim bir anda... Ben "öyle" anlamlar yüklemeden kullanmıştım, lütfen lafı doğru anlayalım.)

Diyelim ki ben, İngilizce'de "mainstream" denen, kibar bir çeviriyle "ana akım" fakat gerçekçi olursak "sıradan" diyebileceğimiz bir kesimin herhangi bir üyesiyim. Zaten, ofisimdeki eğilim neyse veya eniştemin kirvesi hangi listedeyse ona göre oy vereceğim. Eğer eniştem filan yoksa, kararım vatan-millet fetişizmine göre şekillenecek. Bana ne senin kiminle alakan var kiminle yok? Bu senin tamamen iç çekişmelerin, bak tekrar ediyorum, bana ne senin kiminle ne alıp veremediğinden? Başkan adayını çıkar, listeni oluştur, bana bunlarla gel. Senin kiminle kavga ettiğinle mi uğraşacağım ben, bi gölge etme, bi çay koy.

İşte bunlar hep ergenlik.

Baro olmuş bir Yeşil Vadi, Seferoğulları'yla Tellioğulları paylaşamıyor.

Tosun Paşa'mız belli, ama hamamda def çalıp "o kurnadan bu kurnaya çirkef sıçramış" diye şarkı söyleyen Hikmet Gül'lerin haddi hesabı yok.

İlkesizlik sizinle olsun,
Göksun.

(Not: Başlık Ekşisözlük'ten.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder