23 Şubat 2012 Perşembe

Dilekçe öğreniyorum - 3 (Sözlük hediyeli)

Pek sevgili arkadaşlar,

Dilekçe serisi daha uzuuun uzun gidebilecek gibi. Ama sıkılacağımdan endişeleniyorum, zira çabuk sıkılmak benim karakterimdir.

Bu sebeple, formatı değiştirip size bir "hukuk sözlüğü" yazmaya karar vermiştim. Öyle de başladım. Ama yazarken baktım ki, yine dilekçe yazmayı öğretmeye kaymışım, üçüncü bölümü yazmış olmuşum.

Bir sözlükten beklenen alfabetik sırayla yazılmış olması ise de, "etiketler" işlevi ve ctrl+f imkanı varken, sıra derdine düşesim gelmedi açıkçası. Aklıma estiği sırayla yazıyorum, derslerimiz interaktiftir, her türlü yoruma açığız.

Önce alıştığımız kullanımlarını, sonra bunların "Türkçeleştirilmişlerini" söylüyorum.
Yoksa siz hala, Türkçeleştiremediklerimizden misiniz?

*
Fuzuli şagil / Haksız işgalci: Bir tür "bana hayrı olmayan kilisenin papazı." Dertleşmeyen arkadaş, sevmeyen sevgili, sevişmeyen fuckbuddy. Gibi.

Hukuk dilinde bu kavram, bildiğin, kira mira vermeden gelip senin dükkana çöreklenmiş fırsatçı. Lan insan bari bayramlarda bi el öper.

*
Mutlak butlan / Kesin hükümsüzlük: Senin "olduğunu" sandığın şeyin aslında "olmaması" durumu. Sevgilisi olan bir adamın seninle de sevgili gibi olması gibi. (Burada tek eşli ve kapalı ilişkiler esas alınmıştır.) Misal ilk buluşma sonrası adamın seni evine bırakmaması halinde, adam kendi evine giderken "Nası da manita yaptım lan heyt be" diye düşünedursun, sen onun kuyruğuna tenekeyi aklında çoktan bağlamışsındır. O geceki buluşma da mutlak butlanla batıldır. Böyle şeyler. Bu arada "mutlak butlanla batıl olmak" diye kullanıyoruz bunu, evet.

Hukuki metinlerde ise, sözleşmenin geçerlilik şartını yerine getirmeden iş yapmak istediğin zaman karşına çıkar bu. Misal kanun açık açık yazmış, "Senette ismin cismin yazılı olacak" diye. Yazmamışsın. Geçersizdir işte o, mutlak butlandır.

Tektaş olmadan yapılan evlenme teklifinin mahiyeti ise, doktrinde tartışmalı... Bence mutlak butlan bile değil direkt olarak "keenlemyekûn," ama mesela nisbi butlan diyen de var. Bu kavramları da görüciiz.

*
Nisbi butlan / Nisbi hükümsüzlük: Mutlak butlanın bir "tık" altı. Mesela adam ilk gece evine bıraktı ama ertesi sabah aramadı. Bu nisbi butlandır. Yani istersen o gece yaşanmış olur yine, ortada "düzeltilebilir" bir durum vardır. Adam özür diler, "Şarjım bitmişti kusura bakma eşeklik ettim" der, sen de "Feysbuk'tan mesaj da mı atamadın" diye kurcalamazsan öpüşür barışırsınız.

Hukuki olaylarda nisbi butlan, "düzetilebilir irade fesadı" hallerinde sözkonusu olur. İrade fesadı için lütfen soldan devam ediniz, daha ona sıra gelmedi.

*
Keenlemyekûn / Yokluk: "Yok böyle bir şey." Tanımayacağınız, tanımanız da gerekmeyen durumlar buna girer. Mesela sevgiliniz ya da "partneriniz" sizin arkadaşlarınızla görüşmenize karışırsa, bu karışması "yok" hükmündedir, çünkü kendisinin böyle bir yetkisi yoktur. Ayrıca hemen coşmayalım, aynı yetkisizlik sizin için de geçerli canlarım.

Buna Ekşisözlük'te çok güzel bir örnek buldum, paylaşmadan edemeyeceğim: "biri sizi ilçe sular idaresine dilekçe vererek başbakanlığa teklif etse, ilçe esnaf odası da bunu onaylayıp durumu muhtarlıklara tebliğ etse, bu işlemin iptal edilmesi gerekmez. bu duruma şahit olanın gülüp geçmesi gerekir. iptal edilmesi için bir yere müracaat etmek gerekmez." (Link: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=19387272)

Hukuk dünyasında şöyle oluyor, mesela "evlendim" diyorsun ama nikah işine girmedin hiç. Olmadı işte o, yok orada bir evlilik. Varlık koşulunu yerine getirmeyince, var olamıyorsun haliyle.

*
İrade fesadı / İrade sakatlanması: Ay en sevdiğim şey... Mesela sen, güzel biraderim, kızı görünce dibin mi düştü... Bir de onun "duş çıkışına" bak derim ben. O fondötenli surata ve dik kalçalara bakınca sende irade filan kalmadı tabii ama, bak bakalım, üst-baş çıkınca da öyle kalıyor muymuş hatun kişi...

Ya da sen sevgili bacım, adamın gönderdiği çiçeklere, attığı mesajlara, akşam gelip seni işten almasına filan tav oldun ama... Ahah, üç günlük çıkmasın mı onlar hep? İrade fesadı bunlar işte. Sen bir fikir, bir his, bir karar oluşturuyorsun, ama bir bakıyorsun ki, sana o kararı verdiren şeyler bir bir yanlış çıkıyor yalan oluyor.

Dava dosyalarında bunu, hile yapılan durumlarda filan görüyoruz. Mesela size "aaa bunu çamaşır makinesinde çok rahat yıkarsınız" diye satılan bin liralık bilmem ne marka bluz, makineye bir girişte ziyan olmuşsa, buyrun sizi en yakın tüketici mahkemesine alalım. Ki var bunlar, bluz deyip geçmeyin.

*
(İrade fesadının bir türü olarak)
Saik hatası: Sizi o işi yapmaya ikna eden şeyin direkt kendisinin "yalan" olması. Sen o hatunu sırf "gerçek sarışın" diye beğendin, bir hafta sonra boyası gelince gördün ki alttan kestane teller çıkıyor... Ya da, kızcağız nereden bilsin, pantolonun içinde çorap olduğunu... Bir tek oraya bakıp karar verdi, elinde patladı.

Hakimlere bunu, "Müvekkilin bu sözleşmeyi yapmaktaki amacı, davalı tarafından verilecek hizmetten faydalanmaktır. Fakat davalı, aslında vermesinin hiçbir şekilde mümkün olmadığı bir hizmeti verecekmiş gibi görünerek, müvekkil bakımından ağır bir saik hatası oluşmasına sebebiyet vermiştir."  gibi anlatıyoruz. Hizmet derken, gerçek sarı saç sevdirme hizmeti mesela.

*
(İrade fesadının başka bir türü olarak)
Gabin: Meriç. Ya da Önder Somer. Hüseyin Peyda. Ortası yok, o kadar nalet.

İçten pazarlık, düşene bir tekme daha vurma, bir "hep bana'cılık"... bunlarda hep. Mesela bir hatun olarak sevgilinden mi ayrıldın, bu Meriç hemen biter yanında. "Canım, sen bunları hiç hak etmiyorsun, o senin kıymetini bilememiş, üzülme artık o adam için..." diye başlar, ertesi gün kendinizi o adamı öperken bulursunuz. Burada, Meriç senin "hiffetinden" faydalanmıştır.

Ya da mesela, "Kızlar beni beğenmiyor :(" derdiyle tutuşmaktasındır, yalnızlıktan ölmek üzeresindir. Kızın biri gelir seni sever görünür, tam da en ihtiyacın olan şeydir, hayata dönersin. Bunun karşılığını da kıza bir kredi kartı vererek ödersin. Artık evine ilk hangi bankanın haczi gelirse tüm malları o kaldırır - diyeceğim, ev haczi de kalktı... Burada ise, hatun seni "müzayaka" halinde yakalamış ve affetmemiştir.

Dilekçelerde bunu "Davalı taraf, müvekkilin içinde bulunduğu müzayaka halinden faydalanmak suretiyle yüksek miktarda maddi kazanç elde etmiştir." gibi ifade ediyoruz. "Kaltak" diyerek değil.

*
Ayıba karşı tekeffül / Ayıptan sorumluluk: Hah işte bu kavram, irade fesadı hallerinde kullanılabilir. Yani şu demek oluyor, hani vardı ya sizin gerçek sarışın sandığınız kız, işte ona gidip "ya bana senin için yaptığım harcamayı geri ver, ya da gerçek sarışın bir kız bul" diyorsunuz. Tefekkül hükümleri sizi "kandıran" tarafı, bu kandırmacayı telafi etmeye zorlamak için düşünülmüş şeyler.

Hemen uygulayalım: "Davalı taraf, müvekkili sözleşme yapmaya ikna etmek için sözleşme konusu hizmet hakkında pek çok vaatte bulunmuştur. Bununla birlikte, davalının taahhüt ettiği edimleri yerine getirmesinin imkansız olduğu, sözleşmenin ifası aşamasına gelindiğinde açıkça ortaya çıkmıştır. Hal böyle olunca, müvekkilin sözleşme kapsamında ifa ettiği ödemelerin iadesini veya hizmetin misliyle değiştirilmesini talep etmesi kaçınılmazdır." Nasıl?

*
Ve son olarak...
*
Zapta karşı tekeffül - Zapttan sorumluluk: Bu açık ve net. Sevgilin üzerinde başka "hak sahibi" olmayacak. Şimdi bunu sadece "tek eşlilik" olarak düşünmeyin. Mesela sevgiliniz annesinin sözünden çıkmıyorsa, bu da bir "zapt" olur, bu da tazminat gerektirir.

Şöyle yazıyoruz: "Müvekkil, davalı ile sözleşme müzakereleri sırasında, davalının annesinin davalı ve yapılacak olan sözleşme üzerindeki etkisi hakkında bilgilendirilmemiştir. Müvekkilin önceden bilmediği ve bilebilecek durumda olmadığı bu müdahaleye katlanması kendisinden beklenemez. Kaldı ki, bir ilişkide taraflardan birinin annesinin adeta bir karar mercii olarak görülüyor olması, ilişki kavramına ve hayatın olağan akışına da aykırıdır. Bu itibarla, davanın kabulüne, müvekkilin sözleşme kapsamında uğradığı zararların tazminine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini saygı ile vekaleten talep ederiz."

Bunu anneye göre yazdım, eğer ortada bir "aldatma" durumu varsa bence daha ağır yazın.

Bir de lütfen dikkat edin, avukat arz değil talep eder. Hem "arz edip" sonra da "duruşmada oturtmuyorlar bizi yeaaa" demeyin, komik oluyor.

*
Çok sevgiler, sorunsuz günler...
Göksun :)

3 yorum:

  1. bir şey soracağım, şimdi adam kadına saçın boya diye sormadıysa, kadın da sözleşmenin(ilişkinin) kendisinin sarışın olmasına dayandığını bilmiyorsa gene de ağır bir saik hatası olur mu ki? evet en çok bunu merak ettim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa güzel soru evet... yazarken aklıma gelmemişti :)
      o zaman da saik hatası olur evet, ama hile hükümlerine gidilmez.
      irade fesadına dayalı tazminat talep edilemez. sözleşmeden dönülür, karşılıklı edimler iade edilir, sözleşme "hiç yapılmamış gibi" bir ortama dönülür. :)

      Sil
  2. Sezer'den gelen yorum:

    " ‎''Fuzuli şagil / Haksız işgalci: Bir tür "bana hayrı olmayan kilisenin papazı." Dertleşmeyen arkadaş, sevmeyen sevgili, sevişmeyen fuckbuddy. Gibi.
    Hukuk dilinde bu kavram, bildiğin, kira mira vermeden gelip senin dükkana çöreklenmiş fırsatçı. Lan insan bari bayramlarda bi el öper...'' pendik'te bizim müvekkilin binası ülkücü mafya tarafından işgal ettirildi, müvekkil kurşunlandı, bi dolu davalar soruşturmalar filan, dört klasör elimde boğuşup duruyorum...dava lehimize bitti, onandı, şimdi tashih-i karar'da...savunmanın genişletilmesi de sayılmaz nasılsa...ek beyan şeklinde sunacam bunu yargıtay'a...müsaade var mı ??
    bunlar diyecem, sevişmeyen fakbadi...neyleyim böylesini, sittirsinler gitsinler mealinde bi şeyler hani"

    ahahaha bilgisayar kucağımdan düştü gülerken :)

    YanıtlaSil