27 Ekim 2011 Perşembe

van darlanması

birkaç gündür deprem ve akabindeki toplumsal saçmalıklar hakkında yazasım var. densiz tv karakterleri, köylere günlerce ulaşılamaması, çadır için "bu kadar talep olacağını beklemiyorduk" diyebilen bi bakan... o da nası absürd bişey ya, 3-5 tane çadır koymuşlar oraya, sonra kalkmış "hmmm yetmeyeceğini düşünmedik" diyorlar.

ama o kadar mutsuzum, hem de o kadar mutsuzum ki, gerçekten yazamıyorum. zaten bunu da, ne kadar üzüldüğüme dair bir anı bırakmak için yazıyorum.

insanların başına gelenlere üzülmek başka bir şey. dün radikal'i ağlayarak okudum zaten.

geçen anda'yla markete gittik bir ton şey aldık gönderdik, şu işsizlikte gittim bi ton alışveriş yaptım. sonra (dün) yine yaptım ama onları henüz gönderemedim. evet bu beni sıkıntıya soktu, durduk yerde para harcayacak lüksüm yok. fakat diyelim ki ben evden atılır ya da tamamen parasız kalırsam, gidebileceğim bir sürü yer var. peki bu insanlar nereye gidecek?

işin bu boyutunu anlatmaya gerek yok zaten.

beni asıl faşizan boyutu yıktı. evet, resmen yıktı.

hakkari olayından sonra birtakım yaşam formları, "oraya sçsam bokuma üzülürüm" filan yazmıştı ya. "hakkari yıkılsın yerine aqua park yapılsın" diye bi feysbuk grubu kuruldu. şehrin dümdüz edilmesini isteyen o kadar çok ses çıktı ki. bayağı bayağı, füzeler tanklar gitsin, o dağları dümdüz etsin istedi insanlar.

bir de bunlar vatancı milletçi takılır. efendim vatanın bir karış toprağı filan... e abi bu ne? oyuncak mı vatan toprağı dediğin şey, "olmadı bu" diye bozup yeniden mi yapacaksın? üzerindeki tüm insanlarla? vermezsin ama yıkar mısın? ya seniniz ya kara toprağın mı?

hem madem o kadar tiksiniyorsun, ver kurtul demezler mi adama?

hadi o terör olayıydı. dünyanın en gereksiz insanları olarak tüm salyalarınızı akıtmanız için "sizin gözünüzde" gayet meşru bir ortamdı.

e bu deprem?

peki depremde bile "düşman kardeşlerden" birinin sçarken öbürünün sıvaması?

efendim o yardımlar pkk'lılara gidiyormuş. nereden biliyosun? pkk'lılar almasın diye orada insanları yardımsız bırakmayı nasıl düşünebilir bir insan ya?

ikincisi, olur abicim benim gönderdiklerimi alabilirler. hiç bozulmam, helal olsun. bugüne kadar öldürdünüz ne oldu, azcık da yaşatın. kaldı ki insandır, senin onlarla illa bir derdin varsa bunu başka türlü çözersin. böyle, "aman pkk'lılar almasın" diyerek tüm bir halkı karanlıkta bırakarak değil.

yazmicam demiştim ama yine kapıldım gidiyorum...

insanlarda, diğer insanları sıraya dizerek onlara kendi uygun gördüğü davranışı dikte ettirme güdüsü var. kodumun güdüsü. herkes istiyor ki, herkes sıraya girsin, parmak kaldırarak konuşsun, kılık kıyafet koduna uygun giyinsin, elinde sabıka kaydıyla dolaşsın. vs vs, örnekler çoğaltılabilir.

abi bu ne ya. bu nasıl bir toplum distopyasıdır ya.

bi de bunu, babası kendisine bi kere bağırsa evden kaçacak ergen ruhlular yapıyor bazen. ulan senin o insanlara yaptığın ne? "burada kuralları ben koyarım ve sen buna uyacaksın!" dediğin kurallar adamı yok sayıyor ama senin bunu görmen mümkün değil. çünkü bakmıyorsun ve dünyadan, ona bakmadığının farkında bile olamayacak kadar habersizsin.

van'daki kamyonlar yağmalanıyormuş. nolacağıdı, allahını seversen, nolacağıdı? insanlara günlerce tek bir yardım görevlisi gitmedi, tek bir somun ekmek götürülmedi. giden yardımlarda bile torpil döndü. napacaktı bu insanlar, sizin istediğiniz gibi sıraya girip sessiz sessiz bekleyecekler miydi? ya brak neyin kafasındasınız anlamıyorum ki. hayatında tek bir gün bile aç kalmamış, üzerine kitap bile düşmemiş insanlar kesiyor bu ahkamları. allah muhafaza, depremin yarısı kadar kötü bir durumda kalsanız sizi de görürüz, kimin neyine göz dikiyorsunuz. ben kendi adıma, hiçbir ahlaki sorumluluk konusunda söz veremem. insan sadece hayatta kalmayı düşünür hacı, ne yapmak gerekirse gereksin. bak diyorum ki hayatta kalmak diyorum. "şu çorbanın azcık tuzu da olaydı iyiydi..." değil, hayatta kalmak.

bir de kolilere bayrak koymalar, taş koymalar filan. o müge anlı var bi de. of nasıl insanlarsınız siz ya. bunu bile nasıl bir kin kusma olayına dönüştürüyorsunuz ya. eylem değil bu, deprem.

ha "öteki marjinaller" de kusura bakmasın ama, bir grup densizin sçtığını aynı densizlikle sıvadı.

yağma filan olayına tırnak kadar eleştirim yok, önce bunu netleştirelim.

bizimkilerde nasıl bir kürt düşmanlığı varsa, onların olumsuz örnek gösterilenlerinde de türk düşmanlığı var. olacak tabii, sen seni düşman görene dostum der misin? denmez ki.

fakat bu olay, aslında iki tarafın ilişkilerini gözden geçirmesi için çok iyi bir fırsat olabilecekken, bu arada kürt meselesinde "ilişkiyi gözden geçirmek" dedim ya aferin, biri sçtı öbürü sıvadı.

van belediyesi sırf kürtlerden yardım geldiğini filan yazmış mesela. bilmiyorum, yardımlar belki gerçekten de ağırlıklı olarak kürtlerden gidiyordur. "benden tek kuruş çıkmaz" diyen o kadar çok aciz var ki, yardımların daha çok kürtlerden geldiğini düşünmek gerçekçi de olabilir. fakat abicim sırf ben bi ton uğraştım senin için ya. beni niye harcıyorsun.

feysbuk'ta saçma sapan yorumlar var, kürtlerin de türkleri -aynen kendi aşağılandıkları gibi- aşağıladıkları.

halbuki selahattin demirtaş ne güzel dedi, "yardımlarda kardeşlik kokusu var" diye. tabi ki var, olmaz mı.

ama görünen o ki, bu ikisinin kardeş olası yok.

aman ya çok darlandım. dün akşamdan beri depresyondayım, sırf çok sevdiğim bir arkadaşım müge anlı'ya hak verdi diye. ne desem bilemedim. gayet aklı başında, sevmeyi sevilmeyi bilen, "insandan" haberi olan biri bunu diyorsa biz bitmişiz farkında değiliz dedim.

bu da son sözüm olsun, hoşgörü muhiblerinin en çok sevdiği o "ne olursan ol gel" sözü koşul içermez.
"gel ama..." dediğin anda aslında gelme demiş olursun.

göksun.
ağır mutsuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder