28 Mart 2013 Perşembe

Tahliye ettiremediğim olmadı, yalan yok.

Geçenlerde, "Anadiliniz İstanbul Türkçesi olursa lütfen, teşekkürler." diyerek, aksanı yüzünden aşağılanan çocuktan bahsetmiştim. Çocuk, ağır ceza mahkemesinde "yapmamışam" diye ifade verdiği için başkan tarafından küçük görülmüş ve aksanı duruşma zaptına geçirilmişti.

O celsede, çocuğun tutukluluk halinin devamına karar verildi. Ben de buna süresi içinde bir üst mahkeme nezdinde itiraz ettim.

Bugün duruşmadan önce dosyaya tekrar baktım, itirazım kabul edilmiş, çocuk celse arasında tahliye olmuş.

Duruşmaya Sezer'le girmeyi planlıyorduk, fakat tahliye kararı üzerin buna gerek kalmadı, yalnız girdim. Bu sefer başkan, bırak laf etmeyi, yüzüme bile bakmadı - ki bakmasın da zaten.

Buradan çıkan sonuç:

1. Demek ki tutukluluğa itiraz dilekçesi de işe yarayabiliyormuş. (Dilekçemi yer yer "Daha neler Göksun" diyerekten elden geçiren Sezer'e ayrıca teşekkürler.)
2. An itibariyle tahliye başarım yüzde yüz - çünkü bu yaptığım ilk tutukluluk itirazıydı ahahaha

Bir de şu uyarıyı yapmak isterim; olur da duruşmada size destek olması için İstanbul Barosu'ndan yardım isterseniz, pek sonuç beklemeyin. Ben hem Avukat Hakları'na hem de Çocuk Hakları'na gözlemci talebi gönderdim, dilekçem Avukat Hakları üzerinden işleme konmuş, yönetim kurulu benim bu duruşmaya birini göndermeye karar vermiş. Fakat gelen giden olmadı. Gerçi gelmesine karar verilen meslektaş duruşmadan sonra "kusura bakmayın yetişemedim" diye aradı ama, o duruşma çok çetin geçebilirdi ve ben yalnız olabilirdim.

Bir de şimdi bunu yazarken jeton düştü, meslektaş beni neden sabit telefondan aradı ki? Belki şarjı bitmiştir, "Hala adliyede misiniz?" diye sordu çünkü. Evet ama çıkıyorum dedim.

Neyse bu da böyle güzel bir anı. Bugün çok mutluyum :)

1 yorum: