19 Aralık 2012 Çarşamba

İlaç yazdırma saçmalığı üzerinden komplo teorileri

Şimdi çok acayip komplo teorisyenliği yapacağım ama düşününce neden olmasın...

Biliyor olmanızı tabii ki istemem ama, son yıllarda birkaç kere hasta olmuşsanız ilaç fiyatlarının ne kadar düştüğü gözünüzden kaçmamıştır. Örneğin dün, eczacı bir arkadaşımla geçen diyalogdan size bahsedeyim:

- Asist saşe al ama biraz pahalıdır.
- Ne kadar ki? (50 liradan fazla bir şeyler bekliyorum ben)
- 16.5 lira.
- Pahalı dedin?
- Bu fiyat artık pahalıya giriyor...

Bugün ise eve gelirken Augmentin Bid için eczaneye girdim, birkaç sene önce neredeyse 40 liraya aldığım için fiyat beklentim epey yüksek.

- Merhaba, Augmentin Bid 10 tablet alacağım ama, fiyatı nedir acaba?
- 9.5 lira.
- Nası yani? E yazdırmadan alıvereyim o zaman onu ben.

Çünkü yazdırsam şöyle olacaktı:

- 12 lira muayene ücreti (Devlet hastanesi için 12 lira olmuş, Eczacı Hanım söyledi.)
- 3 lira reçete katılım payı (Konu hakkında bilgi için lütfen buraya tıklayınız.)
- 2 liraya yakın da ilaç katılım payı.

Yani 17 lira. İlacın kendisi ise 9.5 lira. Aradaki 7.5 lira da, saatlerce doktor kapısında bekleyip, iyileşmeye dair azıcık olan motivasyonunu da kaybetmiş olmanın ödülü.

Bunları daha önce yazdım zaten, şimdiki derdim başka.

Biliyorsunuz, ilaçların tamamının üzerinde "Reçeteyle satılır" yazar. Doğrusu da budur. Yani aslında ecza ticareti gerçekten kanuna uygun yürütülse, bizim elimizi kolumuzu sallaya sallaya gidip ilaç almamız imkansız olmalıdır.

Fakat şu durumda, hesap ortada, ilacı yazdırmak her anlamda daha pahalıya geliyor. Hem daha çok para veriyor hem de saatlerinizi ziyan ediyorsunuz. Doğal olarak, aşina olduğunuz hastalıklar bakımından doktora gitmek son dere kullanışsız bir yol.

Eczacılık mesleğinin son yıllarda geldiği hale baktığımızda, devletin "insanlar ilaçlarını yazdırmasınlar, eczacılar da reçeteyle SGK'ya filan uğraşmadan direkt elden satışla çalışsınlar, böylece hem SGK'nın yükü azalsın hem vatandaşın işi görülsün hem de eczacılara iş çıkmasın" diye düşündüğünü varsaymak pek mümkün değil. Hatta şimdi kendi yazdığıma kendim bile güldüm, vatandaşın işi mi görülsün? Ahah daha neler.

Acaba devlet, elden satışların iyice artmasıyla artık ilaç yazdırma diye bir şeyin kalmamasını sağlayıp,

1. Devletin ilaç karşılaması kavramını günlük hayatımızdan yavaş yavaş çıkarmak
2. İlaç sanayiini de SGK ile uğraşmak zorunda bırakmamış olmak (Gerçi şu an ilaç üreticileri/ithalatçıları ile SGK'nın nasıl bir temas halinde olabileceklerini bilmiyorum; sektörü tanımadığımdan.)
3a. Sık tüketilen ilaçların reçetesiz satışını yasallaştırmak
3b. Reçetesiz satışı yasallaştırmamak fakat bu kez eczacılara reçetesiz ilaç satmaktan cezalar yağdırmak

amaçlarını güdüyor olabilir mi?

Çünkü şaka gibi, yani bunun hiçbir mantıklı açıklaması olamaz, 9.5 liralık ilaca insan nasıl 17 lira öder, öderse bunun adı nasıl "sosyal güvenlik" olur? Öküzün altında buzağı aramıyorum, mandanın söğüt dalına çıkamayacağını anlatmaya çalışıyorum.

Sağlık reformu dedikleri bu işte, buyrun hayrını görün.

Sevgiler,
Göksun.

1 yorum: