14 Aralık 2012 Cuma

Önce İlke iktidarı: Mesleğe verilen en büyük zarar

Bu arada nasyonal sosyalizm filan deyince, İstanbul Barosu'nun aklıma gelmesi de aslında gayet normal.

Biliyorsunuz, bizim baromuzun hukuk savunuculuğu poz vermekle alakalı olduğundan, içinde bulunulacak fotoğraf çok önem arz ediyor. Şurada uzun uzun anlatmıştım: http://koridorda.blogspot.com/2012/10/2012-genel-kurulu-bir-fotografn-hikayesi.html

Kısaca özetleyecek olursak; Baromuzun avukatların tutuklu yargılandığı KCK'ya müdahil olmamasının sebebi, Başkan tarafından, "o fotoğrafta bulunmak istemedikleri" şeklinde açıklanmıştı. Siyasi tarafını bir yana bırakalım; avukatların mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılandığı bir davaya katılmayı kendine yakıştırmamanın isabetini takdirinize bırakıyorum. (11 bin oy meselesine girmiyorum, birbirimizi kırmayalım şimdi.)

Baromuz, biliyorsunuz ki Pınar Selek davasını da pek ciddiye almadı. Dün gözlemci olarak Kazım Kolcuoğlu'nu görevlendirmişlerdi, heyet "duruşma zaten aleni, gözlemci kabulüne ne gerek var" diyerek talebi reddetti.

Baronun Pınar Selek meselesine yaklaşımı umrumda değil. Bu iktidardan zaten gelişmiş bir hak hukuk algısı beklemek, tam olarak abesle iştigal.

Fakat artık olay, Pınar'dan Selek'ten çıktı. Burada hukukun ve savunmanın özünün katledilmesi var, olmayacak şeylerin olması ve tuzun kokması hadiseleri var. Pınar Selek'in cezalandırılmasını vicdanen onaylıyor olabilirsiniz o sizin bileceğiniz iş, fakat bunun "bu şekilde" yapılabilecek olmasının kabulüne sessiz kalmak nedir?

Aynı mahkemede üç gün sonra bu sefer siz, "Sayın Başkan, dosya müvekkilim yönünden artık karara bağlanmıştır, bundan geri dönüş hukuken mümkün değildir" demeyecek misiniz? "Dosyadaki bilirkişi raporları çelişiktir, bu durumda bu hüküm kurulamaz" savunması yapmayacak mısınız? Hakimin reddi talebini yine aynı hakimin karara bağlamasına sessiz mi kalacaksınız?

Siz sayın Baro, kendisiyle yatıp kalktığınız Ergenekon ve Balyoz davalarında bu tür savunmalarda bulunmuyor musunuz? Oradaki varlığınız eğer sırf adil yargılanma hakkı ile ilgiliyse, bir siyasi duruş sergilemiyor iseniz, aynı hak Pınar Selek için sözkonusu değil mi? Bugün Pınar'a gelen yarın size gelmeyecek mi?

Sonra, kendi yaptıklarınıza bakmadan, size "darbeci" diyen üç beş çocuktan şikayetçi oluyorsunuz. Bundan da sonra, gelip demokrasi nutukları atıyorsunuz.

Ya Allahaşkına, insan biraz mahcup olur, biraz utanma bilir ya.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder