4 Ekim 2012 Perşembe

Çocuk İzlem Merkezi - İzlenene değil izleyene bak!

Merhaba arkadaşlar,

Biliyorum savaş neredeyse başladı ve hepimiz şu an insanlığımızdan utanıyoruz, fakat ben başka bir şey için buradayım.

Bugün yayınlanan bir başbakanlık genelgesiyle, Çocuk İzlem Merkezi diye yeni bir merkez açılmış. Pilot uygulama Ankara'da başlamış, bundan sonra dalga dalga yayılması planlanıyormuş.

Amaç, "istismara uğramış çocuklara bilinçli ve etkin şekilde müdahale etmek, öncelikli olarak cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmesini asgariye indirmek, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli kişilerden oluşan bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesini temin etmek" olarak belirlenmiş.

Bu amaç doğrultusunda örneğin, cinsel istismara maruz kalan çocuğun beden veya ruh sağlığına ilişkin rapor da verilecekmiş. İlgili kısmı aynen yapıştırıyorum: "...cinsel istismara maruz kalan çocuğun beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespitine yönelik raporu vermek üzere; adli tıp mevzuatına uygun olarak ilgili uzmanların yer alacağı sağlık kurulu oluşturulması için ilgili kurumlarca gereken tedbirlerin alınması,..."    Bu noktadaki işleyiş özellikle önemli. Çünkü Adli Tıp'tan randevu bile alamadığımız için bu tür raporların gelmesi yıllar sürüyor. Merkez bu sorunu çözecek mi? Ya da, yine Adli Tıp'tan çıkan "Tamam daha ergenliğinin başında olabilir ama tacizden o kadar da etkilenmemiş" raporlarının, sadece altındaki imzalar mı değişecek? Çünkü değişen sadece tabela ise, bu kadar zahmete gerek yok gerçekten, biz kendi kendimize tacize uğrardık.

Netice olarak, bu merkez güzel sonuçların alınabileceği bir fikir gibi görünüyor; umalım ki uygulaması Pozantı gibi olmasın.

Fakat öte yandan ilginç bir nokta var. Merkez'in koordinasyon kurulunda Diyanet İşleri Başkanlığı da var.

Şimdi bakın biz laikliği bırakalı çok oldu, bunu biliyoruz. Bu ülkede Danıştay'ın meselesini asıl ulema biliyor. Din dediğimiz şeyin müslümanlıkla eşanlamlı olduğu yönünde eğitilen bir ilkokul nesli oluşuyor. Biz din ve dünya işlerini çoktan birleştirmiştik.

Fakat, çocukları istismar etmek gibi -daha önce söylemiştim, bu benim "hukukçu" olamadığım tek konu, kusura bakmayın- insanlık dışılığın diyanet tarafından değerlendirilmesi nedir ya? Siyaseti, eğitimi, her türlü propaganda malzemesini geçtiniz, dininizi şimdi de çocukların üzerinden mi satıyorsunuz? Bu istismar değil midir?

Çocuğu istismar eden birinden bahsediyoruz, bu noktada din ne abi? Bunun dini mi olur? Bu tacizci diyelim ki İslami tarafın en "saygın" köşe yazarlarından biri olsa sen onu beraat mi ettireceksin - pardon ya öyle bir şeyler olmuştu zaten di mi... Ne oldu o adam en son?

Çocuk müslüman değil de, "afedersin Ermeni" ise ne olacak o zaman?

Ya arkadaş bir çocuk var ve bir de onu istismar eden puşt var, din bunun neresinde, biri bana bunu anlatsın ya. "Cıkcıkcık, çok günah..." diye sırtını tapışlayıp göndersin diye mi koyuyorsunuz o imamı oraya?

Sizin dininiz "GÜNAH DETECTED" diye alarm vermese, o adamı yargılamayacak mısınız? "Hz. Aişe annemiz Pergamber Efendimiz (SAV) ile evlendiğinde bu yaştaydı" diye tarafları evlendirip çeyrek altın mı göndereceksiniz? E aynı peygamber efendiniz ilk evliliğini kendinden 20 yaş büyük biriyle yapmadı mı, o da sünnet o zaman, siz de yapsanıza?

İtibarlı ve yaşlı bir adam torunu yaşındaki bir kızla evlenince tamam, ama fakir bir oğlan, zengin ve kendinden 20 yaş büyük bir kadınla evlenince oouuvvvv... Terbiyesizler sizi.

Varlığının bile tartışılması gereken bir kurumun, en büyük bütçeye sahip olduğu ve alakalı alakasız bir sürü komisyonda yer alarak her şeyle "ilgilendirildiği" bir ülkedeyiz. Ateyizler bunu da açıklasın.

En "müslüman" günler sizinle olsun, zira müslüman soykırım yapmaz.
Ama dikkat, taciz edebülü, savaş çıkabülü.
Göksun.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder