11 Mart 2014 Salı

13 ağır ceza ve bakanlığın yetki kavgası sezon 1 bölüm 1

selam,

şu 13 ağır ceza meselesini anlamaya çalıştım biraz, size de anlatayım.

13 ağır ceza, son ismiyle özel yetkili mahkeme, bildiğimiz ismiyle devlet güvenlik mahkemesi idi. ergenekon davası da bu mahkemede görülerek 5 ağustos 2013'te karara çıkmıştı.

yasal tutukluluk süresi 10 yıldı. yani on yıldır tutuklu bulunan ve haklarındaki karar kesinleşmemiş olan sanıklar, azami süre dolduğu için tahliye olabilirdi.

içinde bulunduğumuz 2014 mart ayında ise, kanun değişikliği yapılarak hem tutukluluk sınırı 5 yıla çekildi, hem de özel yetkili mahkemeler kaldırıldı.

burada araya girerek bir hatırlatma yapmama izin verin, tutukluluğun on yıla düşmesi dahi zaten daha üç günlük olaydır. hatırlarsınız, hizbullah sanıkları 2011 yılında bu şekilde tahliye olmuştu. buyrun ilgili haber: http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/01/04/hizbullahin.muebbet.saniklarina.tahliye/601834.0/

tabii böyle olunca, ergenekon'un 5 yıldan uzun süredir içeride olan sanıkları patır patır tahliye talebinde bulundular. fakat sıkıntı şu oldu ki, kararı veren 13 ağır ceza mahkemesi, özel yetkiliydi ve bahsettiğimiz kanun değişikliği bu mahkemeleri kapatmıştı.

işte olay burada kopuyor. hsyk ve adalet bakanlığı diyor ki, kapatılan mahkemeler artık karar veremez, sadece dosyalarını devreder. 13 ağır da diyor ki, beni meclis kapatamaz, duanla doğmadım ki bedduanla öleyim.

gelelim mevzuat kısmına.

1. anayasa md.159/8: “kurul, … adalet bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar …” (kurul dediğimiz hsyk işte.)

2. hsyk kanunu md.4/1: "4/1 maddesi “kurulun görevleri şunlardır: a) bakanlığın, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak ...”

3. adli yargı ilk derece mahkemeleri ... hakkında kanun md.15/3: “coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin kaldırılmasına …, adalet bakanlığının önerisi üzerine hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca karar verilir.”

görüldüğü üzere, bu mevzuatta söylenen açık: adalet bakanlığı önerir, hsyk bu öneri hakkında karar verir.

peki o halde, hsyk ve adalet bakanlığı neden 13 ağır'ın aslında "olmadığında" ısrarlı?

1. kurulmaya kanunla karar veriliyorsa kapatılmaya da kanunla karar verilir. çünkü usûlde paralellik ilkesi bunu gerektirir. (usûlde paralellik, "duamla doğduysan bedduamla ölürsün" demek oluyor.)

2. hsyk'nın yetkisi, coğrafi durum ve iş yoğunluğu gibi sebeplere dayanan kapatmalara ilişkindir. örneğin istanbul 23. sulh ceza mahkemesini kapatabilir. fakat bir mahkemeyi kategorik olarak kapatmak, dostum orada dur...

3. bu mahkemelerin yasal dayanağı cmk'nın 250. maddesi idiyse ve bu dayanak kaldırıldıysa, sen daha neye göre kime göre kendini var sayıyorsun?

4. varlığını kanuna dayandırırken sorun yoktu da, şimdi yokluğunu dayandırınca neden sorun var? kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun?

5. vaktiyle dgm'ler kanunla kaldırılırken hiç itiraz gelmemişti, şimdi öym'leri kaldırmamın nasıl bir sakıncası olabilir?

size de bu tartışma nereden baksan tutarsızlık içinde değil mi?

bakın yorum burada çok önemli işte. yetkinin 13 ağır'da kaldığı görüşüne dayanak olabilecek hükümlerde, hep "bir mahkemeden" söz edilmiş. yani kategorik bir durum yok ortada, tek bir mahkeme var. aynen bakanlığın söylediği şey yani. fakat bu maddeden kategorik bir yetki çıkarmak istiyorsanız, madde gerekçelerine ve uygulama şekillerine bakmalısınız. bu konuda bir teamül oluşmuş olmalı ve o teamüle göre yönlenmelisiniz - aksini gerektiren bir durum yoksa.

(bu arada şunu da belirteyim, tahliye kararını veren 20 ve 21, öym değildi.)

bence buradaki sorun 13'ün ne olup olmadığı değil. tarihsel sıralamayla gidelim:

1. tutukluluk sürelerinin gündem değiştirme maksatlı bir kullanım aracı haline getirilmiş olması. lütfen yanlış anlaşılmayayım, elbette süre kısalmasın demiyorum. zamanlaması manidar diyorum. 2011'deki de öyleydi bugünkü de böyle.

2. herkesin ergenekon'a bağlanmış olması sebebiyle, zirve katillerinin dahi bırakılmış olması. bugün karşı gazetesinde barış terkoğlu'nun bu konuda bir yazısı var. kendisini severim/sevmem diyecek kadar okumuşluğum yok, ama bugünkü yazısı dikkate değerdi. özetle diyor ki, o kadar çok sanığı ve olayı, böyle bir operasyona hazırlık maksadıyla ergenekon'a bağlamış görünüyorlar. neden olmasın? öte yandan, bu fikre gerçekmiş gibi sarılmak da diğer sanıklar hakkında iyimser bir bakış haline geçmeye sebep olabilir. dikkat etmek lazım.

yine de, bu iddia çok ciddi ve üzerinde durulmaya çok değer. sedat peker'le ilker başbuğ'u, merdan yanardağ'la alparslan aslan'ı bir arada düşünmek kolay değil. bu bağlantılar ifşa edilmeden, olayın masumiyetine inanmak kolay değil.

3. mahkemenin "kanunu tanımıyorum" demesi nedir arkadaş ya? ha bana de ki "sen yürütmesin ben yargıyım ve bu yüzden kimse kimseye karışamaz" dese, haklı. ama buradaki durum farklı, mahkeme bir bakanlar kurulu kararını filan değil direkt kanunu tanımadığını belirtiyor.

acaba burada 13'ün öngördüğü sistem şu mu; cmk değişti tamam. dayanak ortadan kalktı. şu durumda bakanlık hsyk'ya kapatma önerisi vermeli ve hsyk da tamam deyip kapatmalı. mantıklı görünüyor.

ama işte uygulama şekline bakmak lazım. ben dgm'ler kapandığında bu işlerin nasıl olduğunu bilmiyorum, o yüzden kim haklıdır kim haksızdır diye karar verebilecek yetkinlikte değilim. 13 ağır'ın gerekçelerini bir tamam okumak ve konuyu bunlara göre tekrar düşünmek lazım.

şimdi acilen çıkmam lazım, 7 vapuruna yetişeyim ki 7.30'da boğa'da olayım.

çok sevgiler,
göksun.










1 yorum:

  1. sanki ekmeginden olacak niye direniyosun kardişim devlet baba kapamış işte,tabi baktilar işler kötüye gidiyor çoluk çocuklari bu mamahkemelerle içeri girecek pat kapattık sahi bölge idare mahkemeleri olacadi AB ile uyum kapsaminda ne oldu o iş?

    YanıtlaSil