22 Eylül 2013 Pazar

Yeni Akit'e gelen ceza meselesi

Selam arkadaşlar, güzel bir haberle karşınızdayım. Gerçi haber daha güzel olmalıydı ama buna da şükür.

Yeni Akit gazetesinde köşe sahibi olan Hasan Karakaya, temmuz ayı başında biz "çapulculara" ağır hakaret ve küfür içeren köşe yazıları yazmıştı. Ben de direkt "dava açalım" hissiyle dolmuştum. Hasan Karakaya etiketli yazılar için buraya tıklayabilirsiniz.

Sağolsun Akın (Atalay) Abi ve Tora (Pekin) beni Basın İlan Kurumu'na şikayet etme yoluna yönlendirdiler. Ben de yazdım dilekçemi, Tora'ya "olmuş mu" diye bir gösterdim, olmuş dedi - o da sağolsun. Gitti dilekçe.

Akın Abi'nin beni BİK'e yönlendirme gerekçesi, çok daha hızlı ve etkin bir yol olması. Dava açılsa hem bir iki yıldan aşağı sürmeyecek, hem de dişe dokunur bir sonucu olmayacak. Fakat BİK, belirli bir süre reklam yayınlama yasağı verebiliyor ki bu da gazeteler için ciddi gelir kaybı demek. Sizin de aklınızda olsun, böyle durumlarda BİK yolunu ihmal etmeyin.

Salıdan cumaya kadar İstanbul'da değildim. Bu sabah (evet, bir pazar günü olan bu sabah) işyerine bir gittim ki, BİK'ten sonuç gelmiş.
"... Yeni Akit gazetesinin, 195 sayılı Kanun'un 49. maddesinin a bendi uyarınca, resmi ilan ve reklamlarının 3 (üç) gün süre ile kesilmesine..."
karar verilmiş. Oh la la.

Gazetenin verdiği savunma, Hasan Karakaya'nın 40 yıllık gazeteci olmasına dayanarak başlayıp, kendisine teşekkür edilmesi gerektiği ile devam ediyor. Şikayete konu yazıda pezevenk ve kaltak denerek küfür edilmiş; gazetenin bu konudaki savunmasından aynen alıntılıyorum:
"Yazılardaki sert ifadelerin tamamı, 5 kişinin ölümü, 200 milyon liralık zarar, 600'e yakın polisin yaralanması ve ülkeyi darbe sürecine götürmek isteyenlere yöneliktir. 
Şikayete konu yazılarda getirilen eleştiri nitelemeleri yazarın şahsi menfaatlerine tecavüz eden herhangi birisine veya masum vatandaşlara yönelik ifadeler değildir. Eleştirilerin tamamı, Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlarda suç olarak tanımlanan eylemlerin faili olan kişilere yöneliktir. Manyak denilmiş ise, sıradan vatandaşa değil, polisin dağılın ikazına rağmen gece yarısı gösteri yapanlara denilmiştir."
Buraya kadar özetleyelim:

1. "Eleştiri nitelemeleri" derken şair pezevenk ve kaltak kelimelerinden bahsediyor olsa gerek.
2. Eğer TCK anlamında suç işlemişseniz bir yayın organından size ağza gelindiği gibi konuşulmasına itiraz hakkınız olamaz. Çünkü ihkak-ı hak bizden sorulur.
3. Polisin sözünü dinleyip eyleminizi de gündüz yapsaydınız manyaklıktan kurtuluyormuşsunuz. Ne yavuz hırsızmışsanız demek ki.

Devamla,
"TBMM'de 300'den fazla milletvekiline sahip AK Partinin ancak yeni bir seçim sonucunda seçmenin oyu ile hükümetten düşebileceği, yoksa anayasal zeminde bu hükümetin işbaşından uzaklaştırılamayacağının farkında olmayıp, hükümet istifa diyenlere yönelik kullanılmıştır."
Yani diyor ki, vatandaş olarak hükümet istifa diye bağırmak da bir darbeciliktir neticede. Adeta bir zor kullanmak, adeta bir tank yürüyüşü... Yahu bunu söylemekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok, yine mi edilgeniz yine mi çiçek arkadaş, istifa kararını yine hükümet veriyor? Ama işte darbeciymişiz meğersem.
"Bir kısmı halen cezaevinde olan, bir kısmı da Terörle Mücadele Şubelerince soruşturulmaya devam edilen sanıklar için eleştiri ifadeleri kullanılmıştır. Bu çerçevede, şikayet dilekçesindeki isnatlar haklı değildir.. Doğru değildir. 
Başbakan'a, eşine, kızlarına küfür edenlerin, molotoflarla polislere saldıranların korunacak bir hakları yoktur. Olamaz.."
Tekrar belirteyim, aynen yazdım. İki noktalar, olamaz'lar filan orijinal.

Ayol adamlar tam olarak "senin anana bacına yapsalar" diyerek cevap vermiş ya la? Ay ahahahah ilahi ahahahahahaha

Şu seviyede bir cevaba kalkıp da "nasıl korunacak bir hakları yoktur!" atarını yapmayı bile fazla buluyorum. Korunacak hakkın olmadığını düşünen biriyle daha ne konuşacaksın Allah aşkına? Fakat lütfen hatırlatmama izin verin, soruşturması devam edene sanık demiyoruz canlarım, şüpheli olacak o. Kaldı ki, sanık terimi doğru olsaydı dahi, yine hakkında hüküm verilmemiş birinden söz ediyor olacaktık. Görüyorsunuz, gazete kendisini yargıdan üstün görüyor.

Gelelim BİK'in kararının gerekçesine.

Öncelikle şunu öğrendik, Basın İlan Kurumu cevap süresine uyulmadığı zaman bunu pek umursamıyormuş. Aslında cevabın on gün içinde verilmesi gerekir, fakat gazete geç vermiş. BİK de "... daha önce benzer durumlarda yapılan uygulamalar da göz önüne alınarak, muhatap gazetenin anılan savunması dikkate alınmıştır" diyerek cevabı reddetmemiş.

Bir de, gazetenin savunmasının bir yerinde, benim neden üzerime alındığımla ilgili bir bölüm var. Şikayetçinin - ki ben oluyorum, doğrudan yazının muhatabı olmadığı ve kendisine yönelik somut bir itham vs. bulunmadığı için şikayet etme hakkının da bulunmadığı belirtilmiş. Diyor ki BİK, gazetenin yazısı kamuoyuna ulaştığı için, rahatsız olan okuyucuların somut olarak kendilerine yönelmiş bir husus olmasa dahi şikayet hakları bulunmaktadır. Bir de şunu demiş hatta,
"... Kaldı ki, şikayet konusu köşe yazıları esas itibariyle Gezi olaylarına katılanlara yönelik olduğundan, şikayetçinin Gezi olaylarına katılmış olması ya da bu olayları katılmadan desteklemiş olması bile, bu yazıların kendisini ilgilendirdiğini gösterir. ..."
Bu doğru bir söylem fakat kararda yine de "kekre" bir tad var. İşin hukuki tarafına girmemiş çünkü. Mesela "malum kişilerin" korunacak bir hakkının olup olmadığını tartışmamış. Hakkında hüküm verilmemiş insanlar için atılıp tutulması konusuna hiç girmemiş. Gezi olayının mahiyeti konusunda zaten hiç konuşmamış - bunu beklemiyorduk zaten. Sadece ve sadece, yazının küfür içermesinden yürümüş. Yani adam kendini yargıdan üstün görebilir, yeter ki pezevenk ve kaltak demesin.

Ben şikayet dilekçesinde aykırı davranılan beş ayrı hüküm belirtmiştim, BİK sadece iki hükme aykırılık tespit etmiş.

Benim aykırı davranıldığını iddia ettiklerim şunlar - bu kuralları bu linkte bulabilirsiniz:

c) Hiç kimse, suçlu olduğu kesin yargı kararıyle belirtilmedikçe suçlu olarak ilân edilemez; cezai soruşturma aşamasında veya devam eden davaların konusu olan olaylarla ilgili haber veya yorumlarda "Suçsuzluk" ilkesi ihlâl edilemez; soruşturma ve yargılamanın doğal ve yasal akışını, özellikle hâkimlerin kararını etkileyecek beyan ve yorumlarda bulunulamaz.

e) Küçüklerin ve gençlerin toplum içinde, kişiliklerinin gelişmesini ve korunmasını olumsuz etkileyecek veya onlara yönelik cinsel tacize teşvik eden ve şiddeti özendiren yayın yapılamaz.

h) Ahlâka aykırı yayın yapılamaz.

ı) Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz; hakaret edilemez, sövülemez iftira ve haksız isnat yapılamaz.

k) Yayınlarda hiç kimse ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları sebebiyle kınanamaz, aşağılanamaz. Vicdan, düşünce ve anlatım özgürlüklerini hukuka aykırı şekilde sınırlayıcı, sarsıcı veya incitici yayın yapılamaz.

Kurum ise, sadece e ve h'den karar vermiş. Yani BİK'e göre,

- Yargılaması devam eden hatta belki hiç yapılmayan biri için istediğiniz kadar ithamda bulunabilirsiniz.
- Hakaret, iftira ve isnat serbest. Enteresan olan, Hasan Karakaya'nın yazısının ahlaka aykırılıktan ceza alıp hakaretten almaması. Hakareti ahlaka uygunduysa o zaman h'den neden ceza verdiğiniz gazeteye? Hmm ben bu karara itiraz edeyim dur.
- Aşağılayıcı ve incitici yayın zaten hepten serbest, buyrun dükkan sizin.

Özetle böyle. Yani birine pezevenk derseniz, sövmüş olmuyorsunuz ama gayriahlakilikten yine de ceza veriyorlar. Muhteşem bir ülkeyiz yeminlen.

Öperim,
Göksun.

2 yorum:

  1. iyi çalışmalar dilerim. eczacılar odası mevzuunu da okudum. sabırlar da dilerim. vermiş olduğunuz torba mevzuat linkini biraz incelesem de ceza dayanağını bulamadım. ama sonuç olarak kanuna dönüp buldum. illa soru sorma niyetinde olduğumdan; yukarıda bahsettiğiniz yöntem, herhangi bir olay için de kullanabilir miyiz?
    İyi geceler.

    YanıtlaSil
  2. merhaba. eczacı odası mevzuu bugün itibariyle lehimize sonuçlanmış görünüyor :) çok çalıştık ama değdi.
    herhangi bir olay derken herhangi bir haber ya da köşe yazısından söz ediyorsanız, elbette kullanılabilir. yeter ki ilgili mevzuat içinde değerlendirilebilsin.
    iyi günler size de :)

    YanıtlaSil