25 Mayıs 2013 Cumartesi

Ertesi gün hapında reçete zorunluluğunun aslı astarı

Ekşisözlük'te, ertesi gün hapının reçeteye bağlandığına dair bir başlık gördüm. Habere tıkladım, sadece bu ilaçtan bahsedilmiş. Fakat hadise eskiye dayanan ve rezalet dolu bir kavgaya dayanıyor.

Özel olarak bu ilaçla ilgili bir düzenleme var mı bilmiyorum. Fakat reçeteye tabi olma meselesi şudur:

Türkiye'de aslında büt-tün ilaçlar reçeteye tabidir ve bu hep böyleydi. (bkz. 6197 sayılı Kanun madde bilmemkaç. Tatil günü kanun karıştırmayayım şimdi.) Aslında bunları hiçbir zaman reçetesiz alamamamız gerekiyordu. Fakat bunun kontrolü hiçbir zaman yapılmadığı için, böyle sorunlarımız da hiç olmadı. Sadece "renkli reçeteli" yani kabaca "uyuşturucu/uyarıcı" ilaçlar için reçete şarttı. Bu reçetelerin ve ilaçların tamamını bilmiyorum ama alı var moru var turuncusu var.

Sonra birtakım ampuller düşündüler ki, madem ilaçlar böyle rahat rahat satılıyor, biz bunları marketlerde de satalım. For You'lar işte bu kafayla başladı. Amerika'daki marketlere özenildi. Bir reyonda elma armut, öbür reyonda kimyasal ilaç satalım istediler. Tabii eczacı odaları ayaklandı, "olur mu lan öyle şey, ilaç dediğin aslında bildiğin zehirdir, marketteki adam ne anlar ilaç satmaktan? Hasta bize bu işlerden anlıyoruz diye geliyor, bakkaldan ilaç mı alınır" diyerek şiddetle itiraz ettiler - ki haklılardı. (Bu arada, "ilaç zehirdir" söylemi bana ait değil, eczacılık fakültesinde böyle öğretiyorlarmış, farmakolojinin büyükbaşlarından birininmiş. Ben eczacıların yalancısıyım.)

Bu süreçte, "kontrole tabi ilaç" zamazingosu geldi. (Daha önceden de var mıydı bilmiyorum ama etkinliği bu süreçte arttı, bundan eminim.) Yani bu renkli reçetelere değil normal bildiğimiz "beyaz" reçetelere yazılan bazı ilaçlar da kontrol edilmeye başlandı. Bu şu demektir, eğer eczane "kontrole tabi" bir ilaç sattıysa, yapılan denetimde bunun reçetesini sunmak zorundadır. Mesela A-ferin bunlardan biridir, kafanıza göre gidip alamazsınız. Biliyorsunuz, yakın geçmişte Tylol-hot, Nurofen filan gibi resmen kendileriyle birlikte yaşadığımız ilaçlar da bu kapsama alındı. Tylol-hot'ın üreticisi Nobel İlaç bu işten nasıl etkileniyor bilmiyorum, açıkçası kendileri için endişeliyim. Adamların en büyük ürünleri bu çünkü.

Derken bu da kesmedi, OTC denen bir nane çıktı. Açılımı "over the counter" ve Türkçe'de de tezgahüstü olarak kullanılıyor. Özetle "reçetesiz ilaç" gibi bir şey. Yine ilaç, yine Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatlanıyor, ama eczanelerde satılması şartı aranmıyor. Tabii eczacılar buna da karşı çıktı, "OTC dediğin şey de ilaçtır nihayetinde, marketlerde satılamaz" diye. Yani bu kavga yıllardır sürüyor, yeni değil.

Sonra n'aptı devlet, işte bu yeni... Birkaç aydır, eczaneleri çılgınca denetlemeye başladı. Bin yıldır mevzuatta olan ama kimsenin aklına getirmediği "reçeteye bağlılık" kuralının peşine düştü. Eczanelerden reçete sorar, gösteremeyene ceza verir oldu. Eczacılar da bastılar yaygarayı, ilaçlar reçeteye bağlandı diye. Hayır abilerim ablalarım, onlar reçeteye hep bağlıydı. Sadece bu kural hiç uygulanmamaktan adeta kadük olmuştu.

Şimdi eczacı odaları, bu işe ne diyeceklerini kestiremiyorlar. "Reçetesiz satabilmeliyiz" deseler, o zaman devlet de diyecek ki madem reçete aranmayacaktı, benim marketimden ne istiyorsun? Yok eğer reçete şart deseler, bu kez kendi ayaklarına sıkmış olacaklar. Reçete kontrolü yeni bir idari karar olmadığı için buna karşı direkt dava açmak gibi bir imkan da yok. Yani durum hassas; devlet çok ince oynadı.

Yani sorun, mevcut eczanelerin kökünün kazınmak istenmesi. Zaten kamu kurumu iskontoları, stok zararları, katılım payı tahsilatı filan derken meslek çok zorlaştı. Kanunu değiştirip eczacıların istedikleri yerde eczane açma haklarını da ellerinden aldılar. En son EBS denen bir sistem getirdiler, TEB Efendi sisteme kayıt olmayana eczacılık yaptırmama hakkını elde etti. Meslek zaten yalan ziyan olmuş durumdayken bir de bu çıktı. (Evet, EBS'yi TEB getirdi, bunda eczacı odalarının hiçbir dahli yok. Uzun hikaye ama anlatamam çünkü davası olacak.)

Şimdi siz diyeceksiniz ki, "Vaktiyle çok kazanmadı mı bu eczacı milleti, oh olsun." Evet çok kazandılar ve şu rezalete rağmen hala bir sürü meslek mensubundan daha çok kazanıyorlar. Fakat mesele kazanç miktarı değil. Mesleklerin hükümet tarafından düşman bellenmesi.

Eczacılar ağlıyor, doktorlar mutsuz, avukatlar zaten cezaevinde. Yani ya devlet memuru olacağız ya esnaf, ortası yok. Diğer serbest meslek mensuplarını bilmiyorum ama sıra onlara da gelecektir, endişeleri olmasın.

Aman hasta olmayın, çünkü doktora gitsen bir dert gitmesen ayrı dert.

Öperim,
Göksun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder