11 Haziran 2012 Pazartesi

Benim bedenim değil, hayatım.

Bişey sorucam, kürtaj meselesini "benim bedenim" argümanı üzerinden tartışmak sizce de fazla yüzeysel kalmıyor mu?

Tamam senin bedenin, ama buradaki olay bedenden çok daha büyük ve önemli. Senin "varoluşunla" alakalı. Hayatı algılayış şeklin, yaşam tarzın, içinde bulunduğun koşullar, ilişkilerine bakış açın, kendin için çizdiğin yol ve tabii ki beden bütünlüğün... Bunların hepsi -ve daha fazlası- sözkonusu. Yani allahaşkına, bedensel olarak hiç ama hiçbir müdahaleye gerek kalmadan "bölünerek çoğalabiliyor" olsaydık, senin "iraden dışı bölünmen" sorun olmayacak mıydı o zaman?

Kürtaj yasağı, kişinin bedeni üzerindeki hakkını gasp etmekten çok daha büyük bir kepazeliktir. Çünkü insanın doğrudan "varoluşunu" gasp eder. Kendinize ilişkin planlarınızı yok sayar. İradenize karşı durur. Sizi, istemediğiniz bir şeye zorlar ve bu şekilde, sadece sizin değil, ailenizin, o çocuğun babasının, o babanın ailesinin ve en önemlisi, çocuğun kendisinin hayatını doğrudan etkiler.

Sadece "kendisine göre" uygun olan tek bir kararla, hadi sizden de vazgeçelim, sizi doğurmaya mecbur bıraktığı çocuğu "persona non grata" ilan eder. 

İşte, kürtaj tartışmasını beden üzerinden yürütmek, bu yüzden son derece yüzeysel ve yanlıştır. Katılmıyorum. Evet benim bedenim, ama her şeyden önce, benim hayatım. Sen de, asıl bu yüzden efendi olup haddini bilmelisin. 

Kaldı ki, ille "benim bedenim benim kararım" diyeceksek, asıl muhatabımız Başbakan değil Yargıtay olmalı.

Gündemden uzağım bugünlerde, meğer Yargıtay'daki efendiler cinsel ilişki şekillerine de karışır olmuşlar.

Meğersem, iki insan arasında ve karşılıklı iradeyle girilen birtakım ilişki şekilleri, "hayvanlı ya da cesetli porno" olarak değerlendirilesiymiş.

Ben TCK 226'yı bilmiyordum, şöyleymiş: "Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." Sizin partnerinizle, gayet mutlu mesut ve "istediğiniz şekilde" yaşadığınız cinsel hayat, meğer "doğal olmayan yol" gibi ne olduğu belli olmayan bir kapsamın içinde olabilirmiş.

Şimdi aslında buradaki olay şu, adamın biri porno CD satıyor tamam mı. Bu yüzden bir ceza alıyor zaten. Yalnız, cezayı az bulan Yargıtay, "Arkadaş burada doğal olmayan ilişki var" diyerek cezayı 226/2 uyarınca artırıyor. 

Yani Yargıtay'ın doğal olan ve olmayan diye ayırdığı ilişki türleri var. Yani Yargıtay, sizin partnerinizle isteyerek yaşayacağınız cinselliğin niteliğini belirleyebiliyor. 

Yani Yargıtay, mesela eşcinsel iseniz, sizin ilişkinizi kafadan harcayabiliyor. Ya da, seksi bir grup halinde mi yaptınız, grubun tüm üyelerinin iradeleri de bu yönde miydi? Yargıtay'ı ilgilendirmez. Siz artık insan değilsiniz, yaptığınız iş hayvanlı pornoyla aynı şekilde değerlendiriliyor çünkü.

Ha tabii bir de şu var... Bu görüntüleri bulundurmak da suç. Yani siz, kimseyle hiçbir şey yaşamaksızın, hiçkimsenin iradesine hiçbir müdahalede bulunmaksızın, "kendi kendinize" takılırken de suç işliyorsunuz aslında. 

Pardon, kimin bedeniydi, bir şeyler diyordunuz ama... Kaçırmışım orayı ben...?

2 yorum:

  1. aşağıya ekleyeceğim linki bugün okudum. haliyle sizin blogta ilgili konuyu bulmak için biraz arama yapmam gerekti.

    yazıda hepimizin bildiği şeylerden bahsediyor, bir yenilik yok.
    derli toplu bir anlatım olması hoşuma gitti. paylaşmak istedim.

    http://www.hekimedya.org/oku.php?yazi_id=3965

    YanıtlaSil