6 Şubat 2012 Pazartesi

Göksun'la dilekçe öğreniyorum...

Evet sevgili arkadaşlar, düşündüm taşındım, size en iyi bu şekilde fayda sağlayabilirim dedim...

Karşı tarafa çok sinirlendiniz ama "siyaseten doğru" ifadelere mi ihtiyacınız var...
Avukat değilsiniz ama "afili cümleler" kurmak mı istiyorsunuz...
Avukatlar olarak, sizin "iki laf edip o kadar para alıyolar yeaaa" dediğiniz cümleleri nasıl kurduğumuzu öğrenmek ve siz de mi kurmak istiyorsunuz...

İşte fırsat. "Göksun'la dilekçe öğreniyorum" serisini takip ederseniz, arzuhalcilikle başlayıp, bir gün arabulucu bile olabilirsiniz...

Diplomamız henüz YÖK onaylı değil ama o da olacak hayırlısıyla.

Evet şimdi lütfen ağzımızdaki sakızı çıkarıp ders moduna girelim. Çay kahve içebilirsiniz, bişeyler yiyebilirsiniz, kulaklıkla müzik dinleyebilirsiniz, sessiz olmak kaydıyla her şey serbest. Fakat ben bişey anlatırken dersin kaynatılmasından veya sakız çiğnenmesinden hiç hoşlanmam. Öperim.

*
Ders 1 - "Bugüne kadar aklın neredeydi?"

Bu konu aslında daha çok erkekleri ilgilendiriyor.

Malum, biz kadınlar "fil hafızalı" olabiliyoruz. Size kızdığımız zaman "Tamam peki" diye geçiştirip, aradan kaç yüzyıl geçmiş olursa olsun, ondan sonraki ilk fırsatta "Sen o gün de şöyle yapmıştın zaten!" deme kabiliyetimiz çok gelişmiş.

Siz burada istediğiniz kadar "Ama balım, aşkım, hayatımın böceği, o o zamandı bu bu zaman..." diye öpüp sevmeye çalışın. Yok, olmuyor. Ben aslında sizin "Eeeh, bugüne kadar aklın neredeydi, bunu mu tuttun aklında, nası bi manyaksın la sen!" demek istediğinizi biliyorum, inanın biliyorum. Ama diyemiyorsunuz. Çünkü şık değil.

"Beş sene önce doğduğu iddia edilen bir borcun, zamanaşımı süresinin dolmasına az bir süre kala ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır" diyeceksin.

Hatun "küt" diye kalacak.

Sizin kurduğunuz cümle onu afallatıp, üslubunuzdaki "kuğul" akıcılık kızın aklını başından alacak. Eğer parfümünüz ve salgıladığınız endorfin de müsaitse, sevgilinizin kollarını boynunuzda görmeniz an meselesi.

Aynı yöntemi, üzerinden neredeyse on sene geçmiş olan alacağının peşine düşen SGK için de kullanabilirsiniz. İşe yarama garantisi yok, ama en azından faizden kurtarır.

*
Ders 2 - "E peki o zaman buna ne diyeceksin?"

İki ayrı alt başlıkta inceleyebiliriz bu konuyu. Evet, kadınlar için gelsin...

Başlık bir. "Adam haklı beyler."

Diyelim ki adam sizi çok kırdı, ne mesela, işte ne bileyim, başka bir kızla öpüşürken yakalamış olun.

Bu yüzden kavga ediyorsunuz, ortalık gergin, adam diyor ki "Aşkım yanlış anladın, onun gerçekten bir açıklaması var, öpüşme değildi o, suni teneffüs yapıyordum ben..." falan da filan. Siz de düşününce gördünüz ki, yani evet, bir trafik kazası var gerçekten, kadın baygın gibiydi de, sağlık görevlileri filan da geldi zaten hemen, götürdüler kadını... Yani belki haklı da olabilir, neticede bir kadını öpmek için o kadar ekipman toplamak herkese rol kestirmek filan çok zahmetli hep...

Ama sizin tek derdiniz o değil ki! Siz o gün çok hastaydınız ve adam yanınızda olmayıp, gidip alemin karısına kızına suni teneffüs yapıyordu!

İşte o durumda, "Hadi dediğin doğru diyelim, o zaman NEDEN BENİM YANIMDA DEĞİLDİN!!!!" diye bağırmıyoruz. Çok "kezban" duruyor böyle.

Sakince, kendinden gayet emin bir ifadeyle ve tane tane,

"Kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için, senin o kadınla öpüşmeyip kendisine sadece suni teneffüs yaptığın düşünülse bile, benim hastalığımda neden yanımda olmadığın sorusu halen cevaplanamamaktadır." diye konuşun.

Adam bu cümleyi anlarsa onunla evlenebilirsiniz.

Bu çok "joker" bir kalıptır. Kaçabileceğiniz her yere bu şekilde kaçabilir, konuyu çekebileceğiniz her yere bunu kullanarak çekebilirsiniz. Eğer tartışma zemininde kayganlık varsa, "Peki o zaman buna ne diyeceksin?" demeniz gerekiyorsa, yapıştırın bu kalıbı, her yola gelir.

Aynı yöntemi, bir işveren vekili olarak işe iade davasında da kullanabilirsiniz. Diyelim ki vatandaşı ekonomik sebepler göstererek işten çıkardınız ama aslında kriz sizi teğet bile geçmedi. İşe iade davasına cevaben, "Kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için müvekkilin ekonomik yıkım içinde olmadığı düşünülse bile, davacının satış grafikleri dikkate alındığında, son derece başarısız ve ortalama altında bir çalışmasının olduğu görülecektir." yazabilirsiniz. Ama o dava gider, söyleyeyim.

Başlık iki. "Ne diyosun sen allaanı seversen ya..."

Örnek, sevgiliniz size "Beni sevmiyorsun" diye naz yapıyor. Bunu genelde kızlar yapar ama kimi zaman erkeklerden de görüyoruz.

Bu davranışa maruz kalırken başlarda üzülüp, "Neden onu sevmediğimi düşünüyor ki, seviyorum ama aslında, hem de çok... :(" diye içlenseniz de, süreç uzadıkça "Sevmiyorsam ne işin var benimle!" hissine kapılmanız kaçınılmazdır. Hatta daha ileri aşamalarda, "Sevmiyorum ulan var mı diyeceğin!" diyerek artık Allah ne verdiyse girişebilirsiniz. Burada atalarımızı anmayı bir borç bilirim, zira çok naz aşık usandırır...

Böyle bir durumda, siz sevgilinize istediğiniz kadar "arım balım peteğim" diyerek konuşun, bir kulağından girmez bile. Çünkü çok emin, aslında onu sevmiyorsunuz. Öyle inanmış. Aşkınızı ilan etmeniz işe yaramaz çünkü zaten etmişsiniz ama inanmamış işte.

"Kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için seni sevmediğim düşünülse bile, o zaman neden hala dizinin dibinden ayrılmıyorum mesela?" - diyebilirsiniz. Uygun düşer.

Benzer şekilde, yine bir alacak davasında aynı kalıp kullanılabilir. Davalısınız, taahhüt ettiğiniz işi zamanında teslim etmediniz, çünkü iş sahibi size ücretinizi ödemedi. Şimdi de sizden cezai şart istiyor şerefsiz.

"Kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için, müvekkilimin taahhütünü yerine getirmediği düşünülecek olsa bile, öncelikle karşı taraf kendi edimini yerine getirmediğinden, müvekkilimin teslim borcu zaten henüz doğmuş bile değildir." - Evet atan sıfır karşılayan bir. Ben bu oyunu bozarım.

*
Ders 3 - "Taam taam ama şımarma!"

Bunu da genelde kadınlar kullanacaktır...

Kalbiniz kırık, ama seviyorsunuz da adamı... Tamam yapmış bir düşüncesizlik, hatta belki hayvanlık, ama seviyorsunuz ne yapalım. Gönül bu. Konacağı yeri bilmez.

Biraz kırgınlıktan sonra eski halinize dönesiniz var, ama adamın bu yaptığını da unutmak niyetinde değilsiniz - bu arada yeri gelmişken, kadınlar gerçekten unutmaz beyler. Yani olayı unutsa bile "hissi" unutmaz. Bu da bonus olsun.

Adam size devasa bir demet kırmızı gül alıp geldiği zaman sizin yürek yağ gibi eriyip akacak, malum. İster istemez affedersiniz. Ama biliyorsunuz, "Of taam affettik diye şımarma hemen!" derseniz artık o şımarmanın önünü alamazsınız. Bunun yerine şöyle demeniz lazım,

"Fazlaya ilişkin haklarım saklı kalmak kaydıyla, güller için teşekkür ederim..."

Safları sıklaştıralım derken yüzgöz de olmayalım kızlar. Bir demet gülle olmaz bu işler. Daha bunu yemesi, içmesi, öpmesi, sevmesi, tektaşı, tamturu, beşli yedili taşlıları, bilumum doğumgünleri, yıldönümleri, özelliksiz günleri, pms'leri... Çok şeyi var.

Hukuk dünyasında bunu şöyle kullanıyoruz, diyelim biliyoruz ki bizim müvekkil alacaklı ama miktarından emin değiliz... Şansımızı denemek için 500 liralık bir dava açıveriyoruz, dosya bilirkişiden bir dönüyor ki meğer bizim alacak 30.000 lira imiş... "Uuu beybi" diyerek talep yükseltiyoruz, olaylar gelişiyor. İşte nasıl ki bu davada daha en baştan "fazlaya haklarımızı skalı tutmak kaydıyla" demiş olmamız gerekiyorsa, ilişkide de öyle. Yoksa bir çiçek iki böcekle oldu bitti sanıyor adamlar. Daha neler ayol.

*
Bugünlük bu kadar.

Sıradaki dersimizde "Of ne dyosn be slak" yerine ne diyeceğimiz, yapılan harcamaların ayrılık sonrasında nasıl paylaşılacağı, "Ama başta böyle değildi :(" gibi konuları işleyeceğiz. Arada aklımıza gelirse birkaç konu daha şeyedebiliriz. Bizden ayrılmayın.

"Always yours"
Göksun.

4 yorum:

  1. hocam bunlar sınavda çıkacak mı? hahajdkjsaasd

    YanıtlaSil
  2. çıkmaz olur mu, bir bir sorucam. ama daha tüm konular bitmedi. :))

    YanıtlaSil
  3. Fazlaya hakkımı saklı tutmak kaydı ile bu yazınız için teşekkür ediyorum.

    Kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için, benim bu yazıyı beğenmeyip rol yaptığım düşünülse bile, benim bu yazıyı neden retweet'lemediğim sorusu halen cevaplanamamaktadır.

    YanıtlaSil
  4. ahah fazlaya dair taleplerimden feragat etmek suretiyle teşekkür ediyorum, retweet etmesen de son derece mesut ve bahtiyarım şu an :)

    YanıtlaSil