24 Ocak 2012 Salı

TC numaranızı rica edeyim, Meclis'e bildiricem?

Yeni bir blog açalı beri, gazete haberlerini ihmal ettim… Böyle bir karakter zaafım var, hayatıma yeni bir şeyler girince saçmalıyorum. Yeni olan şeye çok feci kanalize olup, algımı paralize edip, kendimi gayet kategorize bir halde buluyorum.  Ama “yeni” olan henüz “çok yeni” olduğu için bu "kanalizasyonu" da tam beceremiyorum. Yanlış şeyler.

İşte bu yanlışlık içinde, te cuma günü yazmaya başladığım bültenimi tamamlayamadım. Elektrik kesildi, o gelmeden biz çıktık, suyu inek içti inek dağa kaçtı.

Cuma günkü Radikal’in ilk birkaç sayfasından aldığım notlar için böyle buyrun… Siz onu okurken, ben de bugünkü yazı-çizi işlerime başlayayım. Öperim.

**
Bültenimize bir av haberiyle başlıyoruz sayın seyirciler…

Meğer bu av hadiseleri “kontenjan dahilinde” olan şeylermiş. Mesela Antalya-Akseki’de dört avcıya “kota” tanınmış, bunlar da gidip yaban keçisi vurmuşlar. Keçiyi vurup, Milli Parklar’a gidip parası neyse ödüyorlarmış. Avlanma parası. Hayvan öldürme parası. Hayvan öldürmekten zevk alma parası.

Hayvan öldürmekten zevk alanlardan alınan devlet parası. Kendisiyle yapılacak sokak lambasının ışığını hayatımda istemediğim para. Can parası.

Barbarsınız.

*
Nefrologlar Hakkari’ye gitmiyormuş. Yani ya atandıktan sonra daha yerlerini ısıtmadan tayin istiyor, ya da direk memuriyetten ayrılıyorlarmış.

Ama bir tek nefrologlar yapıyormuş bunu. Neden derseniz, onun uzmanlıktan sonra iki sene okuması daha varmış, o kadar okuyan insan da Hakkari’ye gitmek istemiyormuş.

Ya ben bu kafayı anlamıyorum. Tamam bir insan bir yerde yaşamak istemeyebilir. E o zaman neden doktor oluyorsun, hadi oldun neden devlette çalışıyorsun? “İnsan sağlığı” filan evet; ama biliyorsunuz biz avukatların adaletten anlamayanı olduğu gibi doktorun da “insan sağlığından” anlamayanı var. E abi git işte, insanların sana ihtiyacı var bak, ihtiyaç gidermek için değilse süs olsun diye mi aldın o diplomayı sen? Kimse sana “hayatını orada bitir” demiyor ki, gidip mecburi hizmetini yapıp döneceksin, sen doktor olurken bunu bilmiyor muydun? Bu iş böyle yapılan bir şey. - Evet "dönemeyebilirsin," maalesef böyle bir ülkede yaşıyoruz. Ama ne yapabiliriz, doktor oldun, devletle iş yapmaya kalktın, başına başka ne gelmesini bekliyordun? Sen "Gitmem, olur biter" derken Hakkari'li böbrek hastaları belki de ölecek, farkında mısın?

Sanki söylemedik, sanki bu ülkede Hakkari diye bir yer olduğunu bilmiyor, sanki hayatını orada geçirmeye mecbur, sanki sanki sanki…

*
Bir vatandaş, güneş enerjisiyle çalışan “ayısavar” icat etmiş.

Şöyle ki, 2 metre 18 santim boyunda, hareket edebilen bir korkuluk düşünün. Gündüz emdiği enerjiyi gece kullanıyor, sensörleri eğer “arazide hareket” algılarsa ses mes çıkarıp kovalıyor o hareketin kaynağını. Hatta bir de, eğer canlı hem tehlikeli hem de hala gitmemişse, elindeki zincirden 25bin volt elektrik vererek “şokluyor” – öldürmüyor.

Tehlikeli olma kriterini bilmiyorum da, bu aletten ben de istiyorum ya. Mucit Amca bunu boylu poslu bi adam şeklinde düşünmüş; bence bu artık endüstriyelleşsin, 2.18 çok gerçi ama işte iki metreye yakın bir boy ve şöyle “yapılı” bir endamla yanımıza koysun. Lazım oluyor. Anlamıyorsunuz.

Gerçi var benim. Ama ne olur ne olmaz, düşmez kalkmaz bir Allah neticede…

(Salı günü eklenen not: Lazım bu lazım. Var dedik ama gidiyor, ne yapalım.)

*
Rize-Senoz’da HES karşıtları, “Ey şirketler! TC devleti kanunlarına uyun. Yeter artık! Düşün yakamızdan! Senoz’u terk edin” pankartı asmış.

Naptınız siz ya… Örgütlü pankart açtınız. Adam öldürseniz daha iyi olm, örgüt olmazdınız o zaman.

Bir de, sorun şu ki, uygulanacak kanunları da zaten bunlar yapıyor. Yani olmamış bu dediğiniz.

*
Ailesel Bakan Fatma Şahin, “Çocuk gelinlere müsaade etmeyiz” demiş.

İyi de, atı alan Üsküdar’ı nasıl geçiyor? Lütfen Google’a “%33 çocuk gelin” yazıp bakar mısınız, zira haber daha çok yeni ve her yerden çıkıyor. Onu bırakın, bu haberin üzerinde bile kocaman “çocuk gelin” haberi var.

Sayın Bakan “…Hamileyken hastaneye gidiyor. Orada hastaneye gidince eş tecavüzcü olarak cezaevine gidiyor.” demiş. Ki buna karşılık, daha geçen gün yazdığım “Söz sende Hamit El Sabah” başlıklı yazıda belirttim haberi hatırlayalım:

“Öyle bir ülkedeyiz ki, 11 yaşında ve 8 aylık hamile olan kız hastaneye kaldırıldığında, “ben kocasıyım” diyen 25 yaşındaki adam “izin vermediği için” evine geri gönderiliyor. Ve yine öyle bir ülkedeyiz ki, insan olmayı da Hipokrat yeminini de bambaşka yerlerinden anlamış birtakım insanlar, “E iyi madem alın götürün o zaman” diyerek hastayı teslim ediyorlar.
Elitist gibi “doğu çok eğitimsiz yeaaa” demeyin. Olay yeri Bolu. Bağırsan duyulur.”

Sayın Bakan’a saygıda kusur etmeksizin sormak istiyorum, afedersiniz, dalga mı geçiyorsunuz?

*
Geçenlerde bizim Oda için Anayasa okumuştum ya, TBB önerisinin ne kadar “on numara” (!) olduğunu yazmıştım filan. Bugün Pınar Öğünç’ten öğrendim, meğer http://yenianayasa.tbmm.gov.tr adresinden bu önerileri kaldırmışlar.

En güzel hareket de, yeni Anayasa hakkında görüş bildirmek için TC numaramızı girmemiz gerekir olmuş.

Lan bu insanlar telefonla konuşamıyor, bir de sana TC numarasını verip “Bence değiştirilemeyecek maddeler değiştirilmeli” mi diyecek? Bir toplum ancak bu kadar “alakasızlaştırılabilir.”

*
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı örgüt kurmak ve yönetmekle suçlandı.

Kimseyi öldürmedi diye, insanın üstüne bu kadar da gidilmez ki…

*
12 Eylül’ün “idarecileri” hakkında da soruşturma açılmış. Mehmet Ağar, Doğan Güreş, Korkut Eken, Vecdi Gönül, hepsi bu dizide.

Yalnız BBP enteresan. Genel Başkan Yardımcısı olan Remzi Çayır, “Mahkeme sürecinin millet tarafından açık ve aleni bir şekilde izlenmesi ve ibret-i alem olsun diye mümkünse televizyonlardan canlı verilmesi gerekir ki, bundan sonra bu yolu kendisine metot edinmişler bir daha bu tür zalimliklere tevessül etmesinler, millet iradesinin üstüne çıkmasınlar” demiş.

Tarihe not düşülsün.

Bilelim ki, 37 kişiyi de bu sebeple diri diri yakmışlardı. İbret-i alem olsun, kitap mitap yazıp şenlik filan düzenlemesinler diye.
*


Bugünkü Radikal için birkaç saat rica ediyorum. Yazıcam Allah izin verirse. Nasipten öte köy yok yalnız, orada anlaşalım.

Çok sevgiler,
Göksun.

1 yorum:

  1. İş Planlama, Ticari ve Kalkınma Finansmanı, Mülkler ve İpotekler, Borç Konsolidasyon Kredileri, Ticari Krediler, Özel krediler, Bireyler, şirketler ve kurumsal kuruluşlar için yıllık düşük faiz oranına sahip Konut Yeniden Finansman Kredileri gibi geniş bir yelpazede finansal hizmetler sunuyoruz. Genel Kredi programımızla aileniz için en iyisini alın ve hayallerinizdeki eve sahip olun. İlgilenen adayların bizimle iletişime geçmesi gerekir
    Yalnızca WhatsApp: {+ 44} 7480 729811
    Tel .... {+ 44} 7480 729811
    E-posta: (iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com)

    YanıtlaSil