26 Ocak 2012 Perşembe

Sosyal mi güvenlik?

Merhaba arkadaşlar,

Malum, uzun zamandır beklediğimiz sosyal güvenlik hamleleri bir bir gelmeye başladı. Yılda on lira sağlık harcaması olmayan biriyseniz bile ayda 213 lirayı bayılacak; bunun karşılığında da, eğer hasta olursanız devlet hastanelerinde yer olmadığı için hastane bahçesinde can vereceksiniz. (Bkz. Başbakanı seven çocuk)

Bugün yayınlanan 6270 sy. Torba Kanun'la nurtopu gibi yeni düzenlemelerimiz, çok şahane katılım paylarımız oldu.

*
İlk değişikliğimiz aslında yabancı uyruklu öğrencileri ilgilendiriyor. Ama 5510'un ne "okunamayan" bir kanun olduğunu göstermek adına, bu değişikliği sizinle paylaşmak istiyorum...

6270 diyor ki, "5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesine “30 günlük” ibaresinden önce gelmek üzere “üçte birinin” ibaresi eklenmiştir." Tamam.

5510/60'a bakıyorsunuz, ya kardeşim bunun 7. fıkrası hangisi? İlk fıkra nerede başlayıp nerede bitiyor, hangisi neyin alt bendi, bu c kimin bu f ne?

İkinci adımda, maddenin hepsini seçip, kopyalayıp, boş bir Word sayfasına yapıştırıyoruz. Bu sayfada ctrl+f yapıp "günlük" diye arıyoruz, ah iki tane "otuz günlük" var. Peki bunun hangisi 7. fıkra... Biz de, yazı karakterini büyütüp, çünkü 5510 okurken gözlerinizin iki derece birden atması an meselesidir, satır satır takip ederek fıkraları ayırmaya başlıyoruz... Aslında ilk fıkradan sonrası kolay ama işte ilk fıkradaki sayılar ve harfler her şeyi karıştırıyor.

Netice olarak, 5510/60/7'mizdeki değişiklik şudur arkadaşlar:

"...yabancı uyruklu öğrenciler, yükseköğrenimlerinin devam ettiği sürelerle sınırlı olarak birinci fıkranın (d) bendindeki ve 52 nci maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki şartlar aranmaksızın, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının üçte birinin 30 günlük tutarı üzerinden kendilerince genel sağlık sigortası primi ödenmek suretiyle genel sağlık sigortalısı olurlar."

Anlamayanlar için tekrar edelim: "Alt sınırın üçte birinin otuz günlük tutarı." Buncağızı da anlayın artık bi zahmet pls ltf tşk.
Yalnız hatırlatırım, birinci fıkranın (d) bendindeki ve 52 nci maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki şartları aramıyoruz.
Bir de, prime esas günlük kazanç 82. maddeye göre belirleniyor

İki milyonuncu kere söylüyorum, bu hayat aslında bir Coen Birederler filmi. Başka hiçbir şey değil.
Yalnız işte beni Woody Allen çekmiş olabilir.

*
Of Allah'ım ya; düzenlediğin şeyi bile doğru düzgün ifade edemiyorsun zaten, düzenlemediğini "bak ben bunu düzenlemedim ha" diye gözümüze sokmak nedir?

Bunu da iki milyonuncu soruşum, bu kanunları kim yazıyor allahaşkına ya? Kanun metinlerini hazırlayan kişiler arasında iki tane hukukçu olduğuna inanmıyorum. Varsa da sadece isimleri vardır, fakat alışverişte bile görmüyoruz kendilerini.

6270/7'de, 5510'un "ödenmeyenler" listesine ek yapılmış. Yapılan ek de ne, hemen söyleyeyim, "bir yukarıdaki maddede ödeneceği belirtilen sağlık hizmetlerinin ödenme kriterlerini sağlamayanlar."

Sağol ya, iyi ki söyledin.

Bırakın kanunları ben yazıcam. Çekilin, ben avukatım.

*
"Allahu ekber woohooo" sayın seyirciler, zira bir rant kapımız daha oldu.

5510/65'te der ki, hastanın bir yere zorunlu sevki halinde, hem kendisinin hem de duruma göre refakatçisinin yolluğu ödenir.

Bugün yayınlanan 6270 bunu geliştirmiş, diyor ki “Kurum gerekli gördüğü hallerde bu fıkra gereğince kişilerin ulaşım hizmetlerini, hizmet satın alma ve kiralama gibi usullerle temin etmeye yetkilidir.”

Şimdi baktığın zaman çok güzel, gerçekten çok faydalı. Eğer ben kendim gidemeyecek durumdaysam tabii ki devletin beni götürmesi gerekir, sosyal devletin gereği budur.

Fakat nedense, sanki bana birtakım ihalaler, birtakım kazanç kapıları, toplu araç tedarikleri, toplu hizmet alımları, bu hizmeti verecek olanların alt işveren işçisi olmaları, böyle böyle şeyler çağrıştırıyor.

Haciz araçları mesela, nerelerden alındı ve biz kullanmasak bile o araca neden para veriyoruz, hiç bunları düşündük  mü? Düşünmeyelim. Saçlarımız beyazlıyor.

*
Gelelim katılım payı maddesine... Yani 6270/9 diyorum.

Sizi 5510'la uğraşma zahmetinden kurtaracağım ve karşılığında sadece, hakkımda iyi konuşmanızı istiyorum.
Zira biliyorsunuz, "danışma ücrete tabi."

1. Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi için, 2 lira veriyoruz.
2. Vücut dışı protez ve ortezler ile ayakta tedavide sağlanan ilaçlar için ise, katılımı %10 ile %20 arasında olmak üzere Kurum belirliyor.

Nasıl belirliyor derseniz; hayati öneme sahip olup olmamasına, kişinin prime esas kazancına, gelirine aylığına filan bakıyor. Yani evet, bunun bir standardı yok, gözünün üstünde kaşın var diye senden %20 istenebilecek ve sen sesini çıkaramayacaksın. Çünkü neden, evinde 20 tane çakmak bulundu diye. Mesela yani.

Bence muayeneye giderken yanımızda bir "Kalb İbresi" bulunduralım. Lazım olur.

3. Ayakta tedavide sağlanan ilaçlar meselesinde bir de "üç kutu/kalem" meselesi var.

6270 diyor ki, "Kurum, reçetede yer alan üç kaleme/kutuya kadar ilaç/ilaçlar için 3 lira, ilave her kalem/kutu için 1 lira katılım payı uygulamaya yetkilidir."

Buradaki sorun, kalem ve kutunun aynı şey gibi ifade edilmesinde.

Diyelim ki bir ay boyunca kullanmam gereken 4 tane ilacım var.
Bunlardan biri 30 tablet, biri 15 tablet, ikisi de 10 tablet olarak satılıyor.
Yani birinden 1, birinden 2, diğerlerinin her birinden üçer olmak üzere 6, yani toplamda 9 kutu ilaç almış oluyorum.
Ama dört kalem?

Şimdi ben ne ödeyeceğim, biri bana anlatabilir mi?

Kalem diyeceksek, 4 kalem olduğundan 3+1=4 lira.
Kutu diyeceksek, 9 kutu, 3+6=9 lira.

Bir de, "yetkilidir" ifadesi var. Yetkili derken yani, seçimlik bir yetki var diye düşünebilir miyiz? Kurum isterse kutu isterse kalem sayısını mı esas alacak? Ne ki bu şimdi?

4. Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi için 2 lira veriyorduk ya, işte Kurum bu 2 lirayı on katına kadar artırmaya ve sağlık hizmeti sunucuları için farklı belirlemeye yetkili kılınmış.

"Kime göre neye göre" diye sormayın. Size göre bana göre değil, orası kesin.

*
Eveeet, "Maaşımızdan o kadar kesinti yapıyorlar madem, bu katılım payları nereye gidiyor o zaman?" derseniz, yasama organımız bunun cevabını da yine aynı kanunda vermiş durumda.

Milletvekillerine, dostlarım.

Bir zam hadiseleri olmuştu biliyorsunuz, malum, bu devirde geçim zor. Şimdi bir de, vekillikleri bittikten sonraki 4 yıl boyunca primlerinin normal vekil primi gibi Meclis bütçesinden ödenmesini düzenlemişler. Yani eğer o dört yıllık süre içinde senin sigortanı ödeyecek başka bir işte çalışmazsan, Meclis sana 4 yıl daha bakıyor. Neden çalışasın ki?

Yetmemiş, şimdi diyelim sen o dört yıl içinde sigortalı çalışmaya başladın... O da niyeyse... Kesin solcusundur.

Neyse diyelim ki yaptın böyle bir şey, solcudur yapar, ama dört yıllık süre içinde sigortalılığın bitti. Kaçırdım diye üzülme, dört yılı bitirene kadar hala yararlanabiliyorsun bu hizmetten. Nitekim şöyle diyor:

"Sigorta primlerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanacağı süre içerisinde Kanuna göre uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışmakta iken bu çalışmaları sona erenler ise birinci fıkra hükümlerine göre belirlenecek 4 yıllık süreyi aşmamak kaydıyla ve başvuru tarihinden itibaren aynı usul ve esaslarla birinci fıkra hükmünden yararlandırılır."

Hadi yine iyisin. Kaybettiğin eşeğini Meclis geri veriyor. Daha ne.

*
Bir madde de biz avukatlar için gelsin...

Biz 65 yaş meselesini Avukatlık Kanunu bağlamında tartışaduralım, TC Baba 5510 Kanunu'na şunu eklemiş:

“2008 yılı Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Kanuna göre emekli olup yine bu tarihten önce serbest avukatlık veya noterlik yapanların aylıklarından bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi hükümlerine göre sosyal güvenlik destek primi kesilir.” 

Babam çok eğlenecek...

Yok Avukatlık Kanunu, yok yaş sınırı, yok bir seyis meselesi, ne diyorsunuz siz ya? Devletin tek kanunu sizinle mi ilgili, ya da siz tek kanuna mı tabisiniz? Siz kiminle dans ediyorsunuz?

Ödeyin primleri, yazılı yoklama yapıcam.

*
Bir de, 17. maddeyle, 4857'deki idari para cezaları güncellenmiş. Bakarsınız.

*
Bol sağlıklı günler hepimize.
Zira bir uyduruk gripten bile adamı öldürür bu devlet.

*
Göksun.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder